NBA Play-offları: Batanlar ve Çıkanlar
NBA Play-offları hız kesmeden devam ederken Doğu’da Konferans Finalinin adı belli oldu: Celtics (#1) vs. Heat (#2). Batı’daysa Konferans Finalinde Lakers’ın karşısına gelecek takım Clippers – Nuggets serisinin yedinci maçında belli olacak. Konferans Finalleri demek, yaklaşık bir NBA Play-offlarını takip etmemiz demek. Bu süreçte kimi oyuncular liderlik rolünü üstlenerek takımlarını sırtladılar; kimi oyuncularsa sınıfta kalarak takımlarına eksi yazdılar. Kısaca kimisi battı, kimisi çıktı.
NBA Play-offlarında Batanlar
1. Saç baş yoldurtan tercihleriyle Eric Bledsoe:
Savunmadaki gayretine laf edilemez. Adam değiştirme savunmasında oradan oraya kendini atarak her yardıma koşması, savunma radarı 7/24 açık gezmesi… Fakat Milwaukee Bucks’ın elenmesinin en büyük sebebi (evet Giannis Antetekounmpo’nun sakatlığından bile daha büyük sebebi) Eric Bledsoe’nun hücumdaki tercihleri oldu. 10 saniyeden fazla hücum süresi olmasına karşın kaldırıp attığı acele şutları atarken ne düşünüyordu anlamak güç. Eric Bledsoe, normal şartlarda dahi zor şutları atmasını isteyeceğiniz bir isim değil. Bu sezon (kariyer ortalamasının üzerinde atmasına karşın) %34.4 dış atış isabetiyle oynamasına karşın anlam yüklemekte zorlandığımız ofansif tercihleriyle hayli verimsiz top kullandı. Bedelini de ödedi tabi. İşte Bledsoe’nun “şuta yönelik” play-off istatistikleri:
– Maç başına 29.7 dakika,
– %38.8 saha içi isabeti,
– %25 üç sayı isabeti,
– %80.8 serbest atış isabeti.
2. Philadelphia’yı hayal kırıklığına boğan Al Horford
Yola seneler önce #TrustTheProcess (Sürece Güven) parolasıyla çıkan Philadelphia 76ers için sürecin meyvelerini toplama zamanı gelmişti. 2020 NBA Play-offlarına iki genç yıldızının -Ben Simmons ve Joel Embiid- önderliğinde girmesi beklenen 76ers Doğu Konferansının iddialı takımlarından olarak görülüyordu. Ancak Ben Simmons’ın sakatlığıyla birlikte Philadelphia’da yüzler düştü. Sadece 16.4 sayı ortalaması tutturan bir yıldız değildi Simmons 76ers için. Aynı zamanda takımın saha içi yerleşimini ve top paylaşımını organize eden oyuncu konumundaydı.
Ben Simmons’ın gidişiyle Final şanslarının azaldığına her Philadelphialı hemfikir olsa da hiçbiri ilk turdan süpürülmeyi beklemiyordu tahminimce. Bu hezimette aslan payı Al Horford’a ait. Maaşı senelik $25 Milyon doları geçik bir oyuncunun bu derece tökezlemesi kabul edilemez. Hele ki bu oyuncu 2008’den beri istisnasız her sene play-off yapacak tecrübedeyse.
Sınıfta kalan Al Horford’un Doğu Konferansı ilk turundaki Boston Celtics serisinde performansı:
1. Maç: 31 dakika, 6 sayı, 7 ribaunt, 6 asist, 1 blok, 3 top kaybı (sahadayken 76ers -18)
2. Maç: 23 dakika, 4 sayı, 2 ribaunt, 0 asist, 1 blok (sahadayken 76ers -11)
3. Maç: 38 dakika, 6 sayı, 10 ribaunt, 0 asist, 2 blok (sahadayken 76ers -4)
4. Maç: 36 dakika, 12 sayı, 10 ribaunt, 3 asist, 1 blok (sahadayken 76ers -10)
NBA Play-offlarında Çıkış Yakalayanlar
1. Toronto Raptors’ın yıkılmayan kalesi Kyle Lowry
Çok değil, iki sene öncesine kadar Kyle Lowry şampiyonluk unvanını korumak isteyen bir takımın bel kemiği olacak, istikrarlı şekilde büyük katkı verecek deseler inanmazdım. Ama son iki senede ne olduysa oldu, Kyle Lowry oyun içinde kalma psikolojisi bazında evrim geçirdi. Kendisine ne zaman ihtiyaç olsa, ne zaman sazı eline alıp büyük oynaması gerekse çekinmeden büyük oynuyor. Başarıyor da.
Lowry bu seneye kadar ligin en iyi kanat forvetlerinden Kawhi Leonard ve gelişime açık yıldız adayı Pascal Siakam’ın arkasında üçüncü top kullanıcı rolünde bir All-Star oyuncusuydu. Bu seneyse Doğu Konferansı Yarı Finallerinde yedinci maça giden seride -Finals MVP yıldızlarını kaptırmalarına rağmen- kıl payı elenen takımın clutch skor yükünü çeken isim.
2. Karşısındaki müdafaaya göre oyunu şiir gibi okuyan play-off Rajon Rondo
Rajon Rondo ne o alışık olduğumuz olağanüstü şutör oyun kuruculardan, ne de Jamal Crawford vari top hakimiyetine sahip. Şutu olmamasından ötürü savunmacıları bir adım geriden müdafaa ederek penetresini nispeten zorlanmadan engelleyebiliyor.
Ancak Rondo, karşısındaki müdafaaya göre oyunu adeta şiir gibi okuyabiliyor; bu sayede ofansif anlamda üretkenliğini koruyabiliyor. Oyun IQ’sundan ve top dağılımına katkısından bahsetmeye gerek yok zannedersem. Klasik Rondo penetrelerinden birini Houston Rockets serisinin 3. maçından bir kesitle özetleyebiliriz:
Sideline’a (yan çizgilere) yakın konumda topu rakip yarı sahaya taşıyan Rajon Rondo, uzun oyuncudan perde alacakmış gibi vücudunu merkeze çeviriyor. Kimi zaman yarı saha set hücumu öncesi saha içi yerleşimi kimi zamansa kısa – uzun ters eşleşmesi için kısaların sıklıkla tercih ettiği bu perdeyi savunmaya adeta satıyor. Tabi kısa oyuncu için rakip oyun kurucunun sahanın merkezine geçmesi demek, daha fazla top kullanma alanı demek: Topu hem sağa hem sola bolca alanda vurabilir. Dolayısıyla savunma Rondo’yu yakın konumlandığı sideline’a (yakın çizgiye) yönlendiriyor. Müdafaasını ustaca avlayan Rondo için penetre fırsatı doğuyor ve sayıyı buluyor:
Play-off Rajon Rondo gerçeği Lakers’ın play-offlarda aradığı yardım eli oldu. Yukarıda şutu yok, ofansif cephanesi zayıf dediğimiz adam videodaki maçta 8/11 saha içi isabetiyle 21 sayı kaydetti. Öte yandan LeBron James gibi dominant bir kanat forvetin ve Anthony Davis, Javale McGee, Dwight Howard gibi uzunların beslenme ihtiyacını karşılamak için bir oyun kurucu seç deseniz Rajon Rondo hepimizin aklına gelen ilk isimlerden biri olurdu.