Dorian & Charlena Waller çifti, aile üyelerinin uyuşturucu ve alkol bağımlılığından ötürü kayboluşlarını izlemişlerdi. Bu sebeple kızları Deanne ve oğulları Darren’a küçük yaştan itibaren bunlardan uzak durmaları gerektiği hakkında tavsiyeler veriyorlardı. Fakat Darren, bunu başaramayacaktı.
Acworth, Georgia’da büyüyen Waller, sessiz ve utangaç bir çocuktu. İnsanların ne düşündüğünü çok fazla önemsiyor, buna göre hayatını şekillendirmeye çalışıyordu. Mahalledeki arkadaşlarının çoğunun beyaz olması, çevresindeki diğer insanların onu yargılamasına sebep oluyordu. “Neden onlar gibi konuşuyorsun, neden onlarla takılıyorsun?” soruları, Waller’ın üstündeki psikolojik baskıyı daha da arttırıyordu. Liseye geçtiğinde, futbol oynayan çocuklara duyulan saygı, onun çok hoşuna gitmişti. Futbolda başarılı olursa kendisine saygı duyulacağını ve toplum tarafından kabullenileceğini düşünüyordu. Doğduğu ve büyüdüğü yerde futbol, en önemsenen şeylerden biriydi. Babası Dorian, Giants taraftarıydı ve onla birlikte futbol izlemeyi çok seviyordu. Basketbol ve futbol, Waller’a hiç yabancı değildi.
Futbol takımına girmesinin ardından çevresi genişledi. Bir gün antrenman sonrası arkadaşları ile zaman geçirirken ona ağrı kesici teklif edildi. Antrenmanların ağırlığı sebebi ile her tarafında acı hisseden Waller, bunun ona iyi geleceğini düşündü ve ilk kez orada ailesinin kontrolü dışında bir ağrı kesici aldı. Bu süreç devam ettikçe daha fazla ağrı kesici yutmaya başladı. Kendisini daha iyi hissediyordu. Artık evdeki ağrı kesicilerini de kullanmaya başlamıştı. Sporun da etkisi ile yavaş yavaş çevresi daha geniş ve dışa dönük bir karakter haline geliyordu. Katıldığı partilerin sayısı ile ilaç tüketimi artıyordu. Alkol kullanmaya da başlamıştı. Bu süreçte birkaç kez karakolluk oldu. Ünivesite çağına yaklaştıkça kendisinin sorunlu hayatı, onun futbol sahasında neler yapabileceği hakkında da büyük tartışma yaratıyordu.
Georgia Tech, bu büyük yeteneğe tüm soru işaretlerine rağmen kayıtsız kalamadı. Darren, kötü yaşantısına burada da devam ediyordu. İdrar testlerinde hile yapan, antrenmanlara kafası güzel çıkan Waller’a, daha fazla göz yummadılar ve onun rehabilitasyon alması gerektiğine karar verdiler. Fakat Waller, oraya da gitmeyi bir süre sonra bıraktı. Wide Reciever olarak oynadığı kolejde ortalama üstü bir kariyere sahip oldu. NFL’e draftı kesin gözüyle bakılıyordu ve öyle de oldu. Baltimore Ravens, 6. Tur’da kendisini draft etti.
Super Bowl 47’i kazandıktan sonra dalgalı bir grafik çizen Ravens, yeniden çıkış yakalamak isteyen bir takımdı. Waller’ın fiziğinden de yararlanmak isteyen koç ekibi, onu Tight End olarak kullanmak istiyordu. Hem top yakalayıp hem de blok oyunlarında etkin olacağı bu rol, Waller için oldukça uygundu. Fakat hala aynı şekilde yaşaması hem kendisine hem de oyuna olan saygısını gittikçe azaltıyordu. Takımdaki en iyi anlaştığı kişi, 2020’de aşırı doza bağlı komplikasyonlarla hayatını kaybeden olan Lorenzo Taliaferro idi. İkili sürekli birlikte takılıyor ve antrenmanlara madde etkisinde çıkmaya devam ediyordu. Ama bu böyle gitmeyecekti. Waller, NFL’deki ilk yasaklı madde testinde baltayı taşa vurdu. İkinci seferde de aynısı yaşanınca küçük bir uzaklaştırma aldı. Ara ara ceza almaya devam ettiği ve iyi performanslar göstermediği iki sezonun ardından yine testi geçemedi ve bütün bir sezondan uzaklaştırıldı. 3. Sezonuna gelmiş olan Waller, bu sezonda hiç futbol oynayamayacaktı. Bunun da getirdiği buhranın etkisi ile madde kullanımı iyice arttı. Bir gün, Baltimore’dan taşınmaya hazırlandığı esnada arabasını bir otoparka çekti ve bir şeyler kullandı. Aşırı doz etkileri yaşadığını fark etti fakat hiçbir şey yapamadı. Arabanın içinde uyandığında 4 saat geçmişti. Ve o gün karar verdi; hissettiği bu korkuyu bir daha yaşamamalıydı.
Bu olayın akabinde, rehabilitasyon merkezine yatmayı kafasına koymuştu. Kendi isteği ile 1 aylık programa katılan Waller, bu süre içinde her şeye harfiyen uydu. Merkezde iken, yeni hobiler edindi. Yoga yapmaya başladı, günün büyük çoğunluğunu şarkı sözü yazarak geçiriyordu. Müziğe karşı küçüklüğünden itibaren fazlasıyla ilgiliydi. Büyük büyük babası olan Fats Waller, caz müziğinin önemli besteci ve piyanistlerinden biriydi. İlgilendiği müzik türü günümüz şartları sebebi ile Hip-Hop olsa da bu iş, onun genetiğinde vardı.
Rehabilitasyon sürecini her zaman ayık kalarak tamamlamıştı. Ailesinin yanına döndü ve bir süre orada yaşadı. Futbola dönme zamanının geldiğini düşündüğünde ise Ravens’ın kapısını tekrar çaldı. Artık antrenman oyuncusu olarak Baltimore forması giyen Waller, futbolu tekrar oynamaktan çok memnundu. 12. Hafta maçında Oakland Raiders, Baltimore deplasmanına gelmişti. Raiders baş koçu Gruden ve ofansif koç Greg Olsun, Ravens antrenmanını izlerken bu yetenekli Tight End’den etkilenmişlerdi. Maçın ardından Oakland’a dönerlerken, Waller’ı da alacaklarından eminlerdi. Nitekim kısa süre sonra Waller, Raiders’a katıldı.
“O günden sonra o, bizim en iyi oyuncumuz oldu. Küllerinden yeniden doğan muhteşem bir yetenek. Umarım sorunu olan her genç, Waller’dan ilham alır ve bir sonraki adımını ona göre şekillendirir.” Waller’dan bu sözlerle bahsediyor Gruden. Yeni sezona başlandığında, son olarak NFL arenasına çıktığından beri hem saha içinde hem saha dışında bambaşka birine dönüşen Waller’ı bütün dünya dikkatle izliyordu. Saha içinde sezon boyunca üst düzey Tight End performansı göstermiş ve sezonu 1145 yard alarak 3 Touchdown ile tamamlamıştı. Saha dışında ise The Darren Waller Foundation’ı kurdu. İnsanları, bağımlılıklarından kurtarmayı amaçlıyor ve bunun için çokça başka girişimlerde bulunmaya devam ediyordu. Takım içinde de bu sorunu yaşan biri vardı; Maxx Crosby. Crosby, uzun zamandır alkol bağımlılığı problemi ile mücadele ediyordu. Crosby, Waller’ın ona etkisini ise şu cümleler ile anlatıyor: “Hayatım boyunca bu konu hakkındaki birçok şeyden kaçtım. Sonra ise, doğrudan bunun üzerine yürümeye karar verdim. İnsanların desteği, bende çok olumlu sonuçlar verdi. Darren’ın soyunma odamda olması çok farklıydı. Bilirsiniz o, oradaki Tanrı’ydı.”
Bu yıl aldığı kontratın ardından Waller, NFL’de en çok kazanan Tight End konumunda. Sahada gösterdiği çok fazla şey var ama kendisine en önemli özelliği sorulduğunda şu yanıtı veriyor; “Benim en büyük silahım, sahip olduğum hikayedir.”
