Zorlu Mücadele Işığında Fenerbahçe Beko Analizi
Yeni sezona beklentilerin üstünde performans ile başlangıç yapan Fenerbahçe Beko, kabuk değişimi sonrası çıkacağı en ciddi sınavı Anadolu Efes’e karşı verecek. Temsilcimizin EuroLeague’in sayılı takımlarına karşı vereceği mücadeleler hakkında fikir sahibi olmamıza da yardımcı olacak olan bu maç, kritik bir öneme sahip.
EuroLeague’in ilk haftasında Kızılyıldız karşısında 77-63’lük bir galibiyet alan Fenerbahçe Beko, hücumda iyi bir performans gösterdi. Takımın dümenine geçen Nando De Colo, hem hücumda hem de savunmada büyük bir enerji koyarak galibiyetin başmimarlarından birisi oldu. Bu seneki Fenerbahçe Beko’da hücum organizasyonları De Colo’nun ellerine teslim edilmiş vaziyette. Öte yandan Lorenzo Brown’un De Colo ile tam uyum sağlamasıyla birlikte Larkin-Micic ikilisine benzer bir ikili görebiliriz.
Fenerbahçe Beko için hücum her zaman iyi bir savunmadan başlıyor; fakat bu sene yapılan top kayıpları endişe uyandırıyor. İlerleyen süreçte, oyuncuların harmoniyi yakalaması ile birlikte top kayıplarının en azami seviyeye ineceğini söyleyebiliriz. Kızılyıldız maçı nezdinde konuşursak en göze çarpan iki sorundan biri top kayıplarıyken, diğeri ribaundlar konusu oldu. Temsilcimiz 13 top kaybı yaparken rakibine 18 top kaybı yaptırdı. Zaman zaman geçiş hücumlarında ve hücum esnasında yapılan hatalı pas tercihleri ilerleyen süreçte en azami seviyeye inecektir. Temsilcimiz 33 ribaund (9 hücum ribaundu) alırken, Kızılyıldız 38 ribaund (12 hücum ribaundu) aldı. Fakat unutmayalım ki Kızılyıldız takımı Anadolu Efes’e denk bir takım değildir. Yapılan top kayıpları ve savunmada alınamayan ribauntlar, Anadolu Efes tarafından daha etkili değerlendirilecektir. Anadolu Efes gibi ciddi bir rakibe karşı böyle hataların telafisinin daha zor olacağını söylesek yanılmayız. O yüzden Fenerbahçe Beko için gerçekten zorlu bir maç olacak; nitekim oyuncuların mücadele etmekten vazgeçmediklerini, hırslı olduklarını açıkça söyleyebiliriz. Topun “Hot Potato” olduğu anlarda bu ciddi mücadelelere de tanıklık ettik. Bu sezon transfer edilen oyuncuların hepsinde o mücadeleci ve hırslı yapıyı görebiliyoruz. Ayrıca Fenerbahçe Beko geçen seneye nazaran daha çok koşan ve daha kolay ritim bulan bir takım haline gelmiş desek yanılmayız. Bunları da Kokoskov’un NBA’den gelirken yanında getirdiği bonuslar olarak sayabiliriz.
Bu sene Fenerbahçe Beko hakkında herkesin merak ettiği en bariz konulardan birisi yayın gerisinden nasıl bir isabet oranıyla oynayacakları konusuydu. Oynanılan maçlarda atılan üç sayılara baktığımızda isabet oranlarının kötü olmadığını söyleyebiliriz fakat yeterli de diyemeyiz. Temsilcimizin, Kızılyıldız maçında yayın gerisinden 10/24 ve %41.7 isabet oranıyla oynadığını görüyoruz. Ayrıca belirtmeliyiz ki bu maçta Jarell Eddie sadece 5 sayı (1 üçlük) ile oynadı. Ona pozisyon hazırlanınca ne kadar tehlikeli bir şutör olduğunu ve çok kolay çift haneli sayılara çıkabileceğini önceki maçlarda hatırı sayılır bir biçimde ispatladı. Fenerbahçe Beko, Anadolu Efes gibi iyi şutörleri olan bir takıma karşı nasıl bir savunma yapacak bunu merak ediyoruz; lakin Anadolu Efes rakipleri Zenit’in potasına 7/27 ve %25.9 üçlük oranıyla atışlar yapabildi. Bu oranların bizi yanıltma ihtimalini göz önünde bulundurmak gerekir.
Fenerbahçe Beko’da zaman zaman rakipler, kolay şutlar bulabiliyor. Bu durumda iyi atıcılara sahip olan bir takıma karşı Kokoskov’un nasıl bir önlem alacağı bu akşamki Anadolu Efes müsabakasıyla görülecek. Takımda tatlı tatlı esen Obradovic esintilerinin yanı sıra 24 saniye hücum süresinin ortalama 8-14 saniyesini kullanan Kokoskov dokunuşlarını da görebiliyoruz. Bu akşamki müsabakada (20.30’da beINSports Haber’de) ipi göğüslemek isteyen takımın, pota altında daha agresif olması gerektiğini söylersek pek yanılmayız. Sağlıklı bir Bryant Dunston’ın ne denli ciddi bir rakip olduğunu kimse inkar edemez. Öte yandan Anadolu Efes’in dış atışlarda nasıl bir performans sergileyeceği de bu maçın kırılma anlarından birisi olabilir. Fenerbahçe Beko için en büyük zaaf olarak, yeni bir takım olmalarını ve basit top kayıplarıyla yenilen sayıları söyleyebiliriz.
Jarell Eddie
Son yıllarda Fenerbahçe Beko’daki en keskin şutörlerden birisi diyebiliriz. Çok temiz atışlarının yanı sıra cezalandırıcı şutlarda da affetmeyen bir oyuncu. Savunmada birtakım zaafları olsa da hücumda ona pozisyon hazırlanınca kolay kolay atış kaçırmayacak bir şutör olduğunu gösterdi. Bir anda rakiple farkı çift haneli sayılara çıkarması işten bile değil. Bu sene EuroLeague’de ona çok iş düşecek. Bu uzun ve zorlu maratonda her oyuncunun bir maçta muhakkak sivrileceğini söyleyebiliriz.
Dyshawn Pierre
Hırslı ve mücadeleci yapısıyla Kızılyıldız karşılaşmasında kendinden söz ettirdi. Ribauntları alma çabası, en iyi yaptığı işlerden birisi olan sırtı dönük (Post-Up) basket arayışlarıyla rakiplerini epeyce zorladı. Tabiri caizse parkede adım atmadık yer bırakmadı. Nerede ihtiyaç varsa orada olmaya çalıştığını bu maç nezdinde daha iyi gördük. Dış şut tehdidine de sahip olması ve gelişime açık bir oyuncu olması Kokoskov’un elinde değerlenebileceğini de bizlere gösteriyor.
Danilo Barthel
Oyunu okuma becerisinin ve oyun skalasının geniş olduğunu söylersek yanılmayız. Adeta Nicolo Melli’den sekanslar izlettiriyor bizlere. Doğru zamanda doğru yerde bulunması, perdeleri kusursuz yapması, attığı pasları, iyi savunma yapması ve en önemlisi de mücadeleci yapısı Fenerbahçe Beko’nun Nicolo Melli’den sonra mumla aradığı uzun forvet (PF) özellikleriydi.
Johnny Hamilton
Caydırıcılığı ve adeta Dedektif Gadget gibi kollarıyla rakiplerine blok yapmada etkili bir isim olduğunu Kızılyıldız maçında gösterdi. Zaman zaman ribaundlar konusunda ve rakip pota altında hücumu bitiriş konusunda sıkıntılar yaşasa da rakiplerinin dengesiz atışlar yapmasına ve onların yön değiştirmesine çokça sebep oldu. Atletizmi ve fizik gücüyle ortaya güzel bir mücadele koyan Hamilton’un Kokoskov yönetiminde kendini geliştireceğini söylersek yanılmış olmayız.
Edgaras Ulanovas
Tartışılmaz bir istikrar abidesi olduğunu yıllarca Zalgiris Kaunas takımında oynayarak ispatladı. EuroLeauge sahnesinin tozunu çokça yutmuş birisi olarak mücadelesi, sırtı dönük oyunlardaki mükemmeliyeti ve her sene oyununun üstüne koymasıyla temsilcimize büyük katkılar sağlayacağını söyleyebiliriz; nitekim Kızılyıldız maçında attığı üçlükler ile yayın gerisinden de temsilcimize ekstra katkılar sağlayacağının sinyallerini verdi.
Lorenzo Brown
Top hakimiyeti ve yüksek ikilik isabetiyle rakiplerine zor anlar yaşattı. Hücumda ve savunmada aktif olarak görünen Brown, topun üzerine yaptığı baskılar ile rakiplerine zor bir eşleşme olduğunu hatırlattı. Lorenzo Brown, yayın gerisinden yüzdesini artırırsa yüksek sayıları atması işten bile değil. Nando De Colo ile yakalamaya başladığı uyum onu ve takımı ayrı bir seviyeye taşıyacaktır. Yeni bir takım oluşundan kaynaklı yaptığı basit top kayıpları ve oynanılmak istenilen setlerin zihinlerde tam olarak oturmayışı da zamanla yerini uyuma bırakacaktır. Lorenzo Brown Mücadeleci yapısı, enerjisi ile birlikte şimdiden takımın vazgeçilmez isimlerinden birisi olmayı başardı.
Bobby Dixon
37 yaşında olmasına rağmen kenardan gelerek yaptığı ekstra katkılar ile takımına destek olan ve maça yüreğini koyan “Uptown Mamba” taraflı, tarafsız her basketbol takdirini kazandı. Yıllardır en üst seviyede mücadele eden bir takımda 37 yaşına kadar oynayabilmek ve hala katkı verebilmek gerçekten büyük bir azim ve çalışma gerektirir. Bobby Dixon, yıllar geçse de bu takımın önemli parçalarından birisi olduğunu Kızılıyıldız maçı ile tekrar gösterdi.
Kağan Gök