Euroleague Yeni Sezonunda Bizleri Neler Bekliyor?
Geçtiğimiz sezon korona virüs nedeniyle yarıda kalan ve Anadolu Efes’in hakimiyeti ile herkesi büyülediği bu büyük platformda yeni sezonda birçok takım önemli bütçe düşüşlerine gitmek zorunda kaldı.
Bu bağlamda ekonomik şartlardan dolayı performanslarında ciddi düşüş beklediğim iki takım var: Panathinaikos ve Fenerbahçe Beko. Euroleague’ in renkli simalarından Panathinaikos’un sahibi Dimitris Giannakopoulos’un yaptığı fevri çıkışlardan dolayı taraftar grubu ile arasında çıkan, mekan basmalara kadar uzanan kriz sonrası genç başkan; Panathinaikos’u 25 milyon Euro gibi komik bir rakamla satışa çıkardığını duyurmuştu. Bunun üzerine kadroda ve bütçede küçülmeye giden Panathinaikos’ta takımın lideri ve Euroleague’in winner guardlarından Nick Calathes, hiç de sürpriz olmayan bir kararla Barcelona’nın yolunu tutmuştu. Sağlık sorunları ve korona virüs dolayısıyla Yunanistan’ı terk etme kararı alan, Amerikan kolej ligi NCAA’in efsane koçlarından Rick Pitino’nun yerine de yardımcı antrenör Vovoras’ı takımın başına geçiren Yoncaların bu sene başarılı olması mucizelere bağlı diyebiliriz.
Tıpkı Panathinaikos gibi bu sene küçülmeye giden takımların başında malesef ki temsilcimiz Fenerbahçe Beko geliyor. Tıpkı Panathinaikos gibi temsilcimizin de bu sene Euroleague’de baskın bir performans göstermesi basketbol otoriteleri tarafından oldukça zor görünüyor. Başta bu iki takım olmak üzere seyirci kısıtlaması ile birlikte zaten düşük olan basketbol takım gelirlerinin daha da düşeceğini varsayarsak ekonomik anlamda birçok Euroleague takımını zor günlerin beklediğini ve bazı takımlarda muhtemel başarısızlıklardan ötürü sezon ortası koç değişiklikleri olacağını öngörmek zor değil.
Bütçede düşüşe giden takımlardan bir diğeri ise CSKA Moskova. 5 sene önce risk alarak temsilcimiz Banvit’ten getirttikleri, Obradovic’in öğrencilerinden koç İtoudis ile son 4 yılda 2 şampiyonluk alan Moskova ekibi; her ne kadar Avrupa’nın atletik ve dominant pivotlarından Kyle Hines’ı Emporio Milano ‘ya kaptırmış olsa da yerini Mulitinov ile kapatmaya çalıştı. Oyun karakterleri birbirlerine çok benzemeyen bu iki pota altı oyuncusunun yeni takımlarında nasıl bir performans sergileyecekleri herkes için büyük merak konusu. Diğer takımların aksine maaşlarda indirim veya takımın kilit oyuncuları ile yolları ayırmak yerine kadro derinliğini azaltan CSKA Moskova’nın yapmış olduğu bu strateji bütçeyi düşürmek isteyen diğer Avrupa kulüpleri için oldukça önemli bir örnek teşkil ediyor. Kırmızıların bu sene de Mike James önderliğinde Euroleague’de zirveye oynayan takımlardan biri olacağı kaçınılmaz.
Euroleague’de bütçe düşüşlerinin aksine risk alarak bütçeyi yükselten veya pahalı transferler yaparak ilgileri üzerine çeken takımlara göz atacak olursak tabi ki akla Barcelona ve Armani Milano gelecektir. Bu seneki performansı ile zirvede yer alamasa da geçtiğimiz sezonlara göre oldukça yukarılarda yer bulan Barcelona; Baskonia’ya karşı alınan sürpriz İspanya ligi finali mağlubiyeti sonrası 8 saat içinde takımın başına Euroleague ‘in kurt hocalarından Sarunas Jasikevicius’u getirerek yeni sezonda şampiyonluk için gözünü ne kadar kararttığını herkese göstermiş oldu. Calathes gibi asist canavarı bir guard ve Jasikevicius gibi usta bir antrenör ile Barcelona’nın yeni sezonda şampiyonluğun en büyük adaylarından biri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Tıpkı Barcelona gibi yaklaşık on yıldır istikrarsız performansı ile Final Four ve başarıya aç takımlardan bir diğeri ise Emporio Armani Milano. Geçen sezon Ettore Messina gibi ciddi NBA tecrübesi olan ve 2000’lerin efsane koçlarından birini takımın başına getiren İtalyan ekibi geçtiğimiz sezon Barcelona kadar olmasa da üst sıraları zorlayan takımlardan biri olmayı başarmıştı. Yine de kurduğu kadro ve bütçeye göre düşük seviyelerde kaldığı düşünülen Milano ekibi hepimizin de yakından bildiği üzere Fenerbahçe Beko’nun İtalyan 3 numarası Luigi Datome’yi kadrosuna kattı; geçtiğimiz sezonki takımın iskeletini korumayı başardı. Kadro istikrarının çok önemli olduğu bir platform olan Euroleague’de Milano ekibinin başarılı olma olasılığı kesinlikle geçtiğimiz senelerden daha yüksek olacaktır.
Euroleague’in son yıllarda Fenerbahçe Beko ve CSKA Moskova ile birlikte zirvesini domine eden ekiplerden Real Madrid ise hatırlayacağımız üzere bu sene İspanya Liginde uzun yıllar sonra yarı finali göremeyerek taraftarı tarafından büyük tepki almıştı. Doncic’in NBA yolunu tutmasından sonra takımın esas guardlarından biri olan Arjantinli oyun kurucu Facundo Campazzo’nun NBA’e dönmek istediğini belirtmesi üzerine takımdan ayrılması ihtimalini de göz önüne alırsak yeni sezonda Real Madrid’in zirveye oynaması pek olası görünmüyor.
Adriyatik ve Alman takımlarının da ilk 8’i zorlaması beklenmezken Euroleague’in yeni sezonunda zirvenin en büyük adaylarından birisi de tabii ki Ergin Ataman önderliğindeki Anadolu Efes. Geçtiğimiz sezon başında büyük ümitlerle CSKA Moskova’dan alınan ancak bekleneni veremeyen Çek skorer Alec Peters dışında Shane Larkin de dahil olmak üzere başarılı kadronun neredeyse tamamını koruyan Anadolu Efes, kurduğu istikrarlı yapı ile tıpkı geçtiğimiz sezon gibi bu sene de rakiplerin gerek iç sahada gerekse de evinde korkulu rüyası olmaya devam edecektir. Euroleague’i geçen sene açık ara önde götürmeyi başaran koç Ergin Ataman’ın ekibinin bu sene de 20 milyon gibi rakiplerine nazaran düşük bütçesine rağmen Avrupa basketbolunda söz sahibi birkaç takımdan biri olacağına kesin gözüyle bakıyorum.
Ekim ayında başlayacak dünyanın en rekabetçi liglerinden biri olan Euroleague’in her ne kadar seyirci olmadan eski büyüsünü yitirecek olsa da yeni sezonda bizlere yeniden muazzam bir rekabet izleyeceği aşikar. Umarız ki temsilcilerimizin ikisinin de şans yanında olur ve ikisi de tıpkı 2018-2019 sezonunda olduğu gibi Final Four’a ulaşmayı başararak yeni sezonda tekrardan bizleri gururlandırır.
Akın Taş