Dünden Bugüne Red Bull Racing
Formula 1 hayranları olarak, Mercedes araçlarının hızını ve temposunu takdir etsek de çekişmeli galibiyetler izleyebilmek için onları tedirgin edecek birilerini bekliyorduk bir süredir. Aradığımızı Red Bull Racing Honda’da bulduk! Daha ilk yarıştan Mercedes pilotu Hamilton’a zor anlar yaşatan Verstappen, hem izleyicilerin hem de rakibinin aradığı rekabeti bu sene tam anlamıyla verebilirmiş gibi görünüyor.
Red Bull, 2010’lu yılların başındaki baskınlığını kaybetse de son yıllardaki performansına bakılırsa güçlü bir şekilde geri dönüyor diyebiliriz.
Avusturya kökenli takım, inişli çıkışlı yılları geride bırakıp parlak bir geleceğe doğru yol alırken, biz de dönüp geçmişlerine bir pencere açalım.
Bir Takım Olmadan Önce
2005 sezonuyla beraber takım olarak hayatımıza giren Red Bull, aslında 90’lardan beri sponsor olarak da olsa Formula 1 dünyasının içindeydi. 1995-2004 yılları arasında Sauber takımının sponsoru konumunda olan RB, aynı zamanda 2001’de kurulan ve bir dönem Vettel, Ricciardo ve Verstappen gibi yarışçıları da bünyesinde bulunduran Red Bull Junior takımının da sponsorluğunu üstleniyordu.
Bebek Red Bull Racing (2005/2006)
Red Bull, 2004 yılı sonuna doğru satışa çıkarılan Jaguar Racing takımını alarak F1’e kesin giriş yaptı. İngiliz lisansı ile yarıştıkları 2005 sezonu için aracın motor ve şasi tercihi değiştirilmezken, takıma patron olarak günümüzde hala görevini devam ettiren Christian Horner ve eski Mclaren pilotu David Coulthard katıldı. 2004 sezonunda Jaguar ile yarışan Christian Klien takımda kaldı. 3. pilot olarak alınan Vitantonio Liuzzi’ye Klien ile dönüşümlü kullanacağı söylense de sadece 4 kez yarışa çıktı.
2006 sezonunda takımın 2. arabası RB2’nin motoru için Ferrari ile anlaşan takım, 2005’te birlikte yarıştığı pilotları takımda tuttu. Pilotlar, katıldıkları çoğu yarıştan çekilmek zorunda kaldılar. Takım, ilk podyumunu tüm ekibin Superman gibi giyindiği Monaco’daki Coulthard’ın üçüncülüğü ile elde etti.
Formula 1’de yeni olmalarına rağmen iki sezon boyunca, ataları Jaguar’dan daha iyi performans gösterdiler ve takımlar şampiyonasında 7. oldular.
Yükseliş
Bir sonraki sezon Avusturya lisansına geçiş yapan Red Bull, motor için Renault ile anlaştığını duyurdu ve yeni sezonda Klein’ın koltuğuna Mark Webber’i geçirdi. 2007’de birçok yarıştan çekilmenin yanında sevindirici puanlar da kazanan takım, sezon boyunca yalnızca 1 kez, Avrupa GP’de Webber 3. olduğunda podyuma çıkabildi. Totalde ise 24 puan toplayarak takımlar şampiyonasında 5. Sıraya yükseldi. 2008 sezonunda aynı pilotlarla yoluna devam eden Red Bull, senenin ilk ve tek podyumunu da kötü bir sezon geçiren Coulthard ile elde etti. Takım, sezon sonunda toplamda 29 puanla yeniden 7. sıraya geriledi.
2009 sezonunda Sebastian Vettel’ı takıma dahil eden Red Bull, sezonun 3. ayağı olan Çin’de, Vettel ile hem sezonun ilk podyumunu hem de takımın ilk galibiyetini aldı. Vettel ile 4, Webber ile 2 olmak üzere toplamda 6 galibiyet alan takım, totalde 16 podyum yaparak takımlar şampiyonasında 2. oldu.
Zirve
Başarılı bir sezonun ardından, 2010 yılında motor ya da pilot değişimine gitmeden yeni sezona devam edildi. Red Bull takımı için yıldızın parladığı, kendi rekorlarını kırdıkları, ilklerin yaşandığı bir sezondu. Sezon boyunca ufak tefek aksaklıklar dışında başarılı performanslar sergileyen Vettel, 5 galibiyet ve 10 podyumdan kazandığı 256 puanla pilotlar şampiyonasını kazandı. Weber ise onu 4 galibiyet ve 10 podyumla izleyerek şampiyona sıralamasında 3. oldu. İki pilotun güçlü performanslarla topladığı puanlar Red Bull’u sezonun takımlar şampiyonu yaptı.
2013 sezonunda otomotiv markası Infiniti’nin Red Bull’a “isim ve araç performans” ortağı olmasıyla takımın adı Infiniti Red Bull Racing olarak değiştirildi. 2010’dan sonraki 3 sene de iki pilotunun üstün performansıyla şampiyonluğunu koruyan Red Bull ve 2013 sezonunda 4. şampiyonluğunu kazanan Vettel 2014 sezonunda yollarına beraber devam ederken, Weber yarış hayatını başka bir motor sporunda devam ettireceğini açıkladı. Weber’in yerine günümüzde gridin “bal porsuğu”, komik adam Daniel Ricciardo geçti.
Başka Yıldızların Dönemi
Ricciardo geldiği ilk seneden 3 galibiyet ve 8 podyum sahibi (+1 diskalifiye edildiği podyum) olarak neredeyse her yarışta takıma iyi puanlar getirdi. Son şampiyon Vettel ise önceki sezonlarına göre biraz şanssız bir yıl geçirdi ve 4 podyum yapabildi. Ricciardo pilotlar şampiyonasında 3. ve Vettel 5. olurken, Red Bull takımlar şampiyonasında Mercedes’in yükselişine mâni olamadı ve 2. oldu. Sezon sonunda takım, Ferrari’de yarışacak olan Vettel ile anlaşmalı olarak yollarını ayırdı ve Daniil Kvyat ile sözleşme imzaladı.
2014 sezonunda Renault motorlarından şikâyet etmeye başlayan takım, 2015’te kullandıkları motorun, sezon lideri olan Mercedes’inkine oldukça yakın olmasını bekliyordu fakat umdukları gibi olmadı ve araçları bir bütün olarak sorun teşkil etmeye başladı. 2008’den beri ilk defa bir sezonu galibiyetsiz bitiren takım, yalnızca 3 podyum yapabildi ve takımlar şampiyonasında 4. oldu.
“Uçan Hollandalı” nın Gelişi
2016 sezonunda İspanya GP’si öncesinde Kvyat’ı genç yetenek Max Verstappen ile değiştirmek, takımın aldığı en büyük risk ve en iyi karar olabilirdi. Red Bull ile çıktığı ilk yarışı kazanan ve 7 podyuma çıkan Verstappen takımdaki yerini garantiledi. Ricciardo da 1 galibiyet ve 8 podyumla pilotlar şampiyonasında 3. oldu ve takımdaki önemini vurguladı. Red Bull, takımlar şampiyonasında adını ikinciliğe yazdırdı.
2017 sezonunda hem sürücülerinde hem de motor konusunda stabil kalmayı seçen takım, Ricciardo ile 1 galibiyet ve 9 podyum, Verstappen ile 2 galibiyet ve 4 podyum alarak takımlar şampiyonasında 3. oldu.
2018 sezonunda Verstappen’ın performansı 2 galibiyet ve 11 podyumla öne çıkarken, Ricciardo biri hafızalardan silinmeyecek Monako zaferi olmak üzere yalnızca iki galibiyet alarak sezonu kapattı. Yılı 3. sırada bitiren takım, Verstappen’ın daha ön plana tutulduğunu düşünen Ricciardio’nun Renault’a geçmesiyle yerine Pierre Gasly getirdi ve Renault ile anlaşma yenilemeyerek Honda motorlarını kullanacaklarını duyurdu.
Honda Devri
Yeni pilot ve motorlarıyla 2019’a iyi başlamayı umut eden RBR, Gasly’nin kendisinden beklenen performansı sergilememesi üzerine sezonun 2. yarısında Gasly’nin yerine Alex Albon ile yarışacaklarını duyurdu. Sezon içerisinde 1.82 saniye ile en hızlı pit-stop rekorunu kırdılar. Verstappen ile 9 podyum ve 3 galibiyet elde eden takım, yer değişiminden sonra Albon’dan da iyi sonuçlar aldı ve sezonu takımlar şampiyonasında 3. olarak tamamladı.
Red Bull, 2020 sezonunda da Albon ve Verstappen ile yarışma kararı aldı. Max ile 2 galibiyet ve 11 podyum, Albon ile de 2 podyum elde eden takım, takımlar şampiyonasında 3 yıllık bir aradan sonra 2. oldu.
Takım 2021 sezonu için Verstappen ile olan anlaşmasını uzatsa da Albon ile olan anlaşmasını yenilemedi ve onun yerine 1 senelik bir anlaşmayla Sergio Perez ile yarışma kararı aldı. Yeni sezonda çıktıkları 2 yarışta da takımlar şampiyonasında az puan farkla ikinciliğe isimlerini yazdırarak iddialı olduklarını kanıtladılar.
Kardeş Takım: Scuderia AlphaTauri
Formula 1 dünyasına girdikleri 2006 yılından 2020 yılına kadar Red Bull’un İtalyancası olan “Toro Rosso” adıyla yarışlara katılan takım, ilk başlarda Red Bull’un B takımı olarak işlev görüyordu. Genç yetenekleri bünyesine alıp onların gelişimini izliyordu ve Red Bull bir pilota ihtiyaç duyduğu zaman iyi olduğunu düşündüğü pilotu A takımına terfi ettiriyordu. Sebastian Vettel, Daniel Ricciardo, Daniil Kvyat, Max Verstappen, Pierre Gasly ve Alex Albon bu isimler arasında.
Toro Rosso, ilk galibiyetini ve tek pol pozisyonunu 2008 İtalya GP’de Vettel ile kazanırken 14 yıl boyunca yalnızca 3 kez podyum yapabildi. 2020 yılında isim değiştirerek “AlphaTauri” olan takımın pilotu Gasly, İtalya GP’de hem kendisinin hem de takımın ilk galibiyetini/podyumunu aldı.
Yeni sezona Gasly ile devam eden takım, Kvyat’ın yerine Yuki Tsunoda’yı getirdi. Yarışlarda oldukça iddialı olmalarına rağmen araç arızaları nedeniyle çok fazla puan toplayamadılar.
Önümüzde uzun bir sezon varken, Red Bull ve kardeş takımları AlphaTauri’nin bizi oldukça heyecanlandıran yarışlara imza atacağından şüphemiz yok.
Zeynep GÜVEN