NBA’de Milli Marşı Protesto Eden Fenerbahçeli: Mahmoud Abdul Rauf
1988, Türk basketbolunun günümüzün aksine pek de fazla yıldıza sahip olmadığı zamanlardı. Basketbol denilince akla ya Naumoski gelirdi ya da Türk yıldızlardan Harun Erdenay, İbrahim Kutluay, Hüsnü Çakırgil…
O sezon Fenerbahçe Basketbol, müessese takımların hegemonyasına son vermek amacıyla çok ciddi bir yatırım yaparak NBA’den önemli oyuncuları kadrosuna kattı: Zan Tabak, Marko Milic… Ancak, en çok ses getiren isim “The Action” lakaplı Mahmoud Abdul Rauf oldu. Bu transfer gerçekleştiğinde sadece 9 yaşındaydım ve basketbolu sevdiren büyüğüme “Abdul Rauf diye biri geldi” dediğimde bana inanmamıştı. “Eğer ismi karıştırmıyorsan, yanlış anlamamışsan harika bir transfer” demişti. Gerçekten de öyleydi. İnanılmaz bir oyuncuydu. Gelelim detaylara;
Abdul Rauf’tan, yani Müslüman olmadan önceki ismi Chris Jackson olan oyuncudan bahsederken, kısa ama olaylarla dolu kariyerin 3 önemli detayına ağırlık verebiliriz;
- NBA’de süper yıldız adayı iken ABD Milli Marşında ayağa kalkmayıp tepetaklak olan kariyer,
- Tourette Sendromu & engelleyemediği tikleri sebebiyle basketbolu bırakma noktasına gelmesi,
- Türkiye’ye gelişi ve kısa Fenerbahçe macerası.
9 Mart 1969 doğumlu star, Louisiana State University kadrosunun Shaquille O’Neal ile birlikte en iyi iki ismiydi. Çok iyi bir şutör, atlet bir guard… Direkt olarak NBA’de süper yıldız adayıydı. Shaq, onun için “çok iyi beslenirdi, kendine iyi bakardı ve harika şut atardı. Ancak içine çok kapanıktı. Onun Tourette Sendromu hastalığına alışmam zaman aldı,” demişti.
Shaquille O’Neal, 89-90 sezonunda bir maç sırasında kendisine pas atmayan Chris Jackson’a oldukça sinirlenir. Maçın ardından koç, Tourette Sendromu ile alakalı bir kaseti Chris hariç tüm takıma izletir ve ekler: “Belki de pas vermediğinden haberi bile yoktur Shaq. Biraz sakin.”
1.83 metre boyunda ve 75 kilodaki yıldızın adından sıkça söz ettireceği NBA kariyeri 1990-91 sezonu ile başlar. Müslüman olup Chris Jackson isminden Mahmoud Abdul Rauf ismine geçişi de o aralıkta, 1991’de gerçekleşir. Çaylak sezonu için hiç de fena olmayan 14 sayı ortalaması ile oynar. Başarıları art arda gelir. 92-93 sezonunun En Çok Gelişme Kaydeden Oyuncusu Ödülü (MIP) ile namını daha da yayar.
1993 yılındaki smaç yarışmasına katılarak ne kadar özgüvenli bir isim olduğunu kanıtlar. Smaçlarında sırasıyla 38/26/40 puan alır ve elenir. En başarılı günlerini yaşadığı Denver’da 92-96 yılları arasında 18 sayı ortalaması ile oynar. Bu süreçte 7 Aralık 1995 günü Karl Malone’lu, John Stockton’lu Utah Jazz’a attığı 51 sayı ise halen hatırlanır. NBA’de oyunun çok ama çok sert oynandığı, adeta kemik seslerinin çıktığı bu yıllarda 50 ve üstü sayı atmak her babayiğidin harcı değildir.
Kahramanımızın adının basketbol harici olaylarla anıldığı dönem başlar. Mart ayında bir maç öncesinde ABD Milli Marşını protesto ederek ayağa kalkmayan Abdul Rauf, birkaç maç ceza alınca ayağa kalkmaya razı olur. Fakat bu sefer de marşa eşlik etmeyip dua okuyarak tepkisini sürdürünce cezalar ve basın baskısı devam eder. Aslında başarılı performansının ardı kesilmez ama Amerikan basını tarafından kalemi kırılmıştır bir kere.
1991 yılında Denver Nuggets tarafından takas edilir ve 1998 yılına kadar formasını terleteceği Sacramento Kings günlerine merhaba der. Mahmoud Abdul Rauf, ilerleyen yıllarda kendisine o gün neden bunu yaptığı sorulduğunda “Tanrı karşısında sorumluluğum bu. Ben eşitlik, özgürlük ve saygı istiyorum. Bunun yaygınlaştığını görüyorum ve kalıcı olmasını istiyorum,” der. Ayrıca kendisi gönderen Denver Nuggets’tan bir özür beklemediğini de sözlerine ekler.
Tahmin edileceği gibi Kings günleri kötü geçer ve 2 sezonda sadece 9.8 sayı ortalaması ile oynar.
Olay adamın yolu, Türkiye’den gelen telefon sayesinde nihayet Fenerbahçe ile kesişir. O dönem için astronomik bir rakam olan 2 milyon $’lık teklife “evet” diyen süperstar için sadece 3 ay kaldığı Türkiye’de en çarpıcı sözler takım arkadaşı Levent Topsakal’dan gelir. “Onu antrenmanda izlediğim ilk gün EuroLeague şampiyonuyuz dedim kendi kendime… O, görüp görebileceğim en iyi oyuncu,” der Topsakal.
Mahmoud Abdul Rauf’un Fenerbahçe forması giyeceği ilk maç, ligin 3. haftasındaki Tofaş maçıdır. Sarı Lacivertli basketbolseverler salonu hınca hınç doldurur ve Abdul Rauf’u bekler. Abdul Rauf 18 sayı ile fena bir oyun sergilemez ama vatandaşı David Rivers ile olan düelloyu kaybeder.
Sadece sahada kaybetmez Abdul Rauf. Hem koç hem de takım arkadaşları ile sorun yaşayınca ülkeden ayrılma kararı alır. Önce Yunanistan, ardından da kısa bir süre NBA’de oynar ve basketbolu bırakır. Basketbolun ardından kendini tamamen İslamiyet’e veren Abdul Rauf, Missisipi’de imamlık yapar.
Mahmoud Abdul Rauf, değişen jenerasyon ile yeni dönem genç basketbolseverler tarafından pek bilinmese de onu seyreden kişiler tarafından halen hafızalardadır. Michael Jordan ve Kobe Bryant ile şampiyonluklar kazanmış efsanevi koç Phil Jackson, 2016’da kendisine Stephen Curry gibi bir yeteneği daha önce görüp görmediği sorulduğunda “sana Mahmoud Abdul Rauf’u hatırlatayım. O da çok kısa boyluydu ama harika işler çıkarıyordu,” diyerek yetenekli oyuncuyu onore eder.
NBA 2K oyunlarında hala Denver Nuggets’ın nostaljik kadrosunda yer alan Mahmoud Abdul Rauf, özel yeteneğine rağmen erken biten kariyeri sebebiyle birçok NBA severin içinde uhde kalmış bir yıldızdır.
Can Yılmaz