Skordan Daha Fazlası
Spor yapmak kadar spor müsabakalarını izlemek de şüphesiz çok keyifli; o kadar keyifli ki sanki yapan kişi bizmişçesine bir takımı veya bir tarafı tutup heyecanlanıyoruz, seviniyoruz, kızıyoruz, üzülüyoruz. Tuttuğumuz tarafı destekliyor, formalarını alıyoruz; sporu yapan olmasak bile bir şekilde katkıda bulunarak sporun ve desteklediğimiz tarafın büyümesini sağlıyoruz.
Bir sporsever olarak bundan çok memnun olmama rağmen canımı sıkan bir husus var: Biz taraftarların, rakibe ve kimi zaman desteklediğimiz tarafa karşı olan agresif tutumu. Ne yazık ki kazanırken de kaybederken de sporcuların da insan olduğunu; izlediğimiz şeyin bir oyun, bir spor olduğunu düşünmüyoruz. Küfürler, ağır eleştiriler, kötü gün dostu (!) istifa çağrıları…
Bazen desteklediğimiz takım maç esnasında geriye düşebiliyor, liginde kötü bir konuma gelebiliyor ve bu gayet normal. Emin olun sporcular başarılı olmayı çok istiyor (Bazı sporcuların tavırları beni şüpheye düşürse bile). Başarısız olmayı kim ister ki? Geldikleri sportif konum onların başarısının bir göstergesi olsa da daha iyisi olmak için sıkı antrenmanlarla ve diyetlerle hala çalışıyorlar. O sporcular son zamanları başarılarla dolu olsa bile başarısızlığa uğradıklarında hemen yapıştırıyoruz hazırda bekleyen laflarımızı. Teknolojinin ve sanal alemin gelişimiyle birlikte daha gözle görülür bir hale geliyor öfke dolu sözler.
Açıkçası beni bütün bunları yazmaya iten şey Fenerbahçe Beko’nun son zamanlardaki hali ve başarıdan başarıya koştuğu yılların ardından yaşadığı düşüşe taraftarların tepkisi. Bunu sadece bu örnekte değil, pek çok spor dalında rahatça görebiliriz. Fenerbahçe özelinde konuşacak olursak Fenerbahçe Beko, 2020-2021 sezonuna büyük bir yenilenmeyle girmek zorunda kaldı. Bu yenilenmenin sebebi başta koç olmak üzere takımın önde gelen sporcularından bazılarının takımdan ayrılmış olması. Basketbol gibi takımlı sporlarda böyle zorunlu yenilenmeler çok normal. Artık yeni bir takım, yeni bir düzen var. Hiçbir şey değişmemiş gibi her şeyin tıkırında devam etmesini beklemek doğru bir yaklaşım değil. Maalesef taraftarlar, bu değişikliklerin sebep olduğu başarısızlığı normal karşılamak yerine başta baş antrenör olmak üzere takıma yükleniyorlar. Bazı taraftarlar istifa çağrıları yapmaya çoktan başladı.
Sporu veya tuttuğunuz takımı çok seviyor olabilirsiniz. Fakat bu tarz zedeleyici yaklaşımlar başta spora olmak üzere organizasyondaki bütün bireylere ve sizin seyir zevkinize zarar verebilecek etmenlerdir. Şöyle bir benzetme yapmak istiyorum. Bir araba var ve bu araba yolda kalmış, çalışmıyor, gitmiyor. Bu arabaya bakıp küfürler edip arabaya vurmak mı bize olumlu bir sonuç getirecektir; yoksa arabanın problemini anlamaya çalışmak ve gerekirse bu arabayı ittirerek tekrar çalışır duruma getirmek mi? İşte benim de parmak basmak istediğim nokta tam olarak bu.
Biz taraftarlar çoğunlukla doğru çözümü bulmak konusunda bilgisiziz. Çoğu taraftar için spor hobiden öteye gitmediği için doğru yaklaşımda bulunamıyorlar. Bu duruma karşı doğru tavrı sergilemek yerine sinirle sarf edilen sözlerle, fikirlerle -ki sosyal medya aracılığıyla çok hızlı yayılıyor- sporu, sporcuları, organizasyonu olumsuz yönde etkiliyoruz.
Takımımızın kazandığı ya da kaybettiği puanları bazen bir kenara koymamız gerek. Emin olun spor, skordan çok daha fazlası.
Nihat Yüksel