Yeni Sezonda Fenerbahçe Beko’yu Neler Bekliyor?
Hepimizin bildiği üzere Fenerbahçe Beko Obradovic yönetiminde 30 milyon Euro civarı bütçeler ile son 5 yıldır Real Madrid, CSKA Moskova ile birlikte Euroleague’in zirvesini paylaşıyordu. 2010’lu yılların ortasından itibaren gerek oyun tarzı gerekse oturmuş sistemi ile Final Four’un gediklisi haline gelmiş Fenerbahçe Beko’da takımın dağılması ve bütçenin düşmesi ile bu senaryonun değişmesi maalesef ki kuvvetle muhtemel.
12 milyon Euro bütçe ve daha önce hiç Euroleague tecrübesi olmayan koç ve birçok sporcu ile Fenerbahçe Beko’nun Final Four’a kalmasını beklemek fazla iyimser olur. Geçtiğimiz sezonlara kıyasla takımdaki handikaplara göz atacak olursak:
- Oyun Tarzı Değişikliği
Alışılmış ve oturmuş Obradovic Fenerbahçe’sinde bildiğimiz üzere defansta sert ve baskılı oynayan, hücumda ise bireysel oyuncuların dominasyonunu reddeden ve oyunlarını asist ve top paylaşımı üzerine kuran Fenerbahçe Beko artık yok. Onun yerine yeni koç Kokoskov’un liderliği De Colo ve Vesely’e verip takımı savunmacılar ve delici, keskin şutörler olarak ayırdığını alınan yeni oyuncu profillerini incelersek rahatlıkla görebiliriz. Öyle ki savunması çok zayıf olan pivot Hamilton’ın bu açığını kapatması için 4 numara pozisyonuna Bayern Münih’ten alınan Danilo Barthel ve Dinamo Sassari’den alınan keskin şutör Dyshawn Pierre ile onun 2 ve 3 numara pozisyonunda savunma açığını kapatacak Zalgiris’in tecrübeli oyuncusu Edgeras Ulanovas bunlara çok iyi iki örnek olarak verilebilir.
Modern Avrupa basketbolunda oyuncular birçok pozisyonda oynamak zorunda olduğu gibi hem savunma hem de hücumda takıma katkı sunmak zorundadır. Şutu olmayan savunmacıların (Doğuş Balbay, Bo McCalebb gibi) ve savunması olmayan şutörlerin (Andrew Goudelock gibi) modern Euroleague’de tutunamadığı apaçık ortadadır. Obradovic’in farkı da işte burada yatmaktaydı. Örnek olarak Obradovic, Bobby Dixon gibi salt bir hücumcuya iyi savunma yapmayı öğretti. Yine Fenerbahçe fabrikasından çıkan Bojan ve Bogdan Bogdanovic de oyunun her iki tarafını da çok iyi oynadıkları için şu an NBA’de başarılı oluyorlar. Oyunun her iki yönünü oynamakta zorlanan oyuncular ile bu takım için başarıyı beklemek maalesef çok zor.
- Tecrübe Eksikliği ve Takım Kimyasının Olmaması
De Colo’nun da geçtiğimiz sezon başında takıma katıldığını göz önüne alırsak takımda birbirini tanıyan Vesely ve Melih Mahmutoğlu dışında kimse yok. Obradovic’in dahi geldiği ilk sezonda çeyrek final göremediği zorlu bir ligden bahsediyoruz. Bu açıdan yaklaşacak olursak takımda rollerin oturması, top paylaşımının nasıl olacağı büyük bir soru işareti. Takımda Pierre, Hamilton gibi delici özellikte oyununa rağmen istikrar ve savunma problemi olan oyuncuların olması da Fenerbahçe Beko’da takımın oyun karakteri ve kimyasının oturması adına işlerinin kolay olmayacağının sinyallerini veriyor.
- Alınan Oyuncuların Kalite Düşüklüğü
Takıma yeni katılan oyuncular arasında Euroleague tecrübesi olan ve A kalite diyebileceğimiz tek kişi Ulanovas. Şutlarının istikrarsız olması dışında çok fazla kusuru bulunmayan Ulanovas ikili oyunlarda oldukça başarılı ve fiziğini gayet iyi kullanabiliyor. Bu yönüyle De Colo ve Pierre gibi ofansif oyuncuların yanında takıma güven verebilecek kapasiteye sahip. Ancak onun dışında alınan oyunculara bakacak olursak Hamilton, Pierre ve Kenan Sipahi kendilerini büyük platformlarda henüz ispat edebilmiş isimler değiller. Tabi ki Euroleague bu oyuncular için büyük bir fırsat ama Fenerbahçe Beko gibi başarıya alışkın takımlar olası form düşüklüklerini ne kadar tolere edebilir orası büyük bir soru işareti. Danilo Barthel’e gelecek olursak 4 numarada savunma yönü iyi olsa da bir Nicolo Melli olmadığı apaçık ortada. Onun da gerek savunmada gerekse üçlük çizgisinin dışında kendini geliştirmesi gerektiği aşikar. Lorenzo Brown ise benim düşünceme göre sadece eski takımı Kızılyıldız gibi düşük kalitede takımlarda başarılı olabilecek bir oyuncu. Aynı şekilde Avrupa’da 96 jenerasyonunun büyük beklentiler içinde olduğu ancak yarattığı hayal kırıklığı ile soluğu Real Betis gibi C kalite bir takımda alan Kenan Sipahi’nin de tıpkı Lorenzo Brown gibi takımda kritik bir rol alabileceğine ihtimal vermiyorum.
Takımın olumlu sayılabilecek yönlerine bakacak olursak takımda neredeyse herkes başarıya aç. Aynı zamanda Gherardini gibi dahi bir sorumluyu yönetim takımda tuttu. Yine de bunlar ile güzel senaryolar yaratmak için fazla iyimser olmak gerekir.
Yeni sezonda Fenerbahçe Beko’nun hedefinin Final Four olmayacağı kesin gibi. Bu takımın çeyrek final dahi görmesi başarı olarak nitelendirilebilir.
Şunu da düşünmek gerekir ki itici faktör olan taraftarların yerlerini alamayacakları yeni bir sezon bizleri bekliyor. Bu bağlamda Maccabi, Panathinaikos, Zalgiris gibi taraftarı ile bütün olan takımların seyircisiz performansları hepimiz için büyük merak konusu.
Tabi ki basketbol kağıt üzerinde değil parkede oynanıyor ve bu güzel spor her türlü sürprize açık.
Umarız ki yeni sezonda şans Fenerbahçe Beko’nun yanında olur ve bu takım ben dahil tüm basketbolseverleri şaşırtır.
Akın Taş