Her başarı hikayesinin ardında görünmez kahramanlar vardır deriz, ancak bu sefer gerek aldığı radikal kararlarla gerek de takım içinde oluşturduğu samimi ortamla oldukça göze çarpan ve McLaren’i ipin ucundan kurtaran bir isimden bahsedeceğiz; Zak Brown.
Günümüz Formula 1’inin en önemli isimlerinden olan Amerikalı iş adamı ve eski yarış pilotu Zak Brown 2018’den itibaren McLaren’in CEO pozisyonunda gerçekleştirdiği atılım ve başarılar ile F1 ve spor camiasının ilgisini çeken isimlerden biri haline geldi. Bir çoğumuz onu; Senna’nın ikinci evi, Ron Dennis’in gözbebeği olan McLaren’i tekrardan küllerinden doğuran kişi olarak tanıyoruz. Kendisinin McLaren macerasının başlangıcı ise 2016 yılına dayanıyor.Dünyanın en büyük spor pazarlama şirketlerinden birinin sahibi olan Brown, şirketinde yaptığı ticari ve stratejik hamlelerle başta Liberty Media ve McLaren’in dikkatini çekmeyi başardı. 2016 yılında üst düzey bir yönetici olarak başladığı McLaren macerası ise 2018 itibari ile bambaşka bir yola evrildi…
Zak Brown Öncesi McLaren’in Düşüş Dönemi
Formula 1’in en köklü ve en başarılı takımlarından biri olan McLaren için 2013 – 2018 sezonları arası, belki de takım tarihindeki en kara dönemlerden biri olduğu söylenebilir. Bu düşüş dönemi ilk ayak sesleri 2013 yılında duyulmaya başlıyor. 2004 sezonundan sonra yaşanan en kötü sezon olan 2013 sezonu, takım için tehlike çanlarının çalmaya başladı sezondu. Sadece bir yıl önce 7 galibiyet ve 6 podyumun getirdiği 378 puan ile sezonu üçüncü olarak bitiren McLaren, 2013 sezonunda podyumsuz bir şekilde sadece 122 puan toplayarak beşincilikte kendine yer buldu. Bu düşüten kurtulmak için 2015 yılı itibari ile Mercedes güç ünitesinden Honda güç ünitesine geçiş gibi radikal hamleler yapılsa da, bu çabalar büyük umutların neden olduğu büyük hayal kırıklıklarından başka bir şey getirmedi. Takım, Honda motoru ile geçirdikleri ilk sezonu dokuzuncu sırada tamamlayarak McLaren’in geleceği hakkında ciddi soru işaretlerine neden oldu.
Değişimin Başlangıcı
2016 yılında Ron Dennis’in istifasından sonra takıma üst düzey yönetici olaran giren Zak Brown’un, 2018 yılında CEO pozisyonuna gelmesiyle McLaren için küllerinden doğma dönemi resmen başladı. Brown oldukça radikal kararlar alarak takımın kaderini değiştirdi denilebilir. Verdiği karalarda değişimin kaçınılmaz olduğunu vurgulayarak, “ Yeni McLaren ” imajını her fırsatta gözler önüne serdi. Takım renklerinde gidilen değişikliklerinden, Renault motoruna geçişe kadar McLaren için yeniden yapılanma süreci başlamış oldu. Bu yapılanma süreci sadece araç üzerindeki değişiklerle kalmadı, Alonso gibi çifte dünya şampiyonu tecrübeli bir isimden sonra gridin genç yeteneklerinden Carlos Sainz ve Lando Norris ile atılan imzalar, Zak Brown’un planlarının genç, dinamik bir kadro ile uzun vadeli bir yapılanma olduğunu açık bir şekilde belirtmiş oldu.Kendisinin hem bir iş adamı hem de eski bir yarış pilotu olması, takım gelişimde çok büyük bir rol oynadı.Yarış dünyasında yetişmenin verdiği tecrübe ile takım içi düzen çok iyi bir şekilde sağlandı. Carlos Sainz ile Lando Norris ikilisinin alışılmadık kimyasında bile Zak Brown’un etkileri olduğu söylenebilir. Öte yandan, yapılan uzun süreli yatırımlar ve anlaşmalar takımın finansal durumunu çok iyi bir noktaya getirdi. Zak Brown döneminden önce sponsor sıkıntısı çeken McLaren, günümüzde araçlarında sponsorlar için yer bulamaz duruma geldi.
Artan Beklentiler
2019 sezonunda dördüncülük, 2020 sezonunda ise üçüncülük koltuğunu kapan McLaren, 2021 sezonu itibari ile Ferrari’ye geçen Carlos Sainz’ın yeri için Daniel Ricciardo hamlesi ile devam eden yapılanma yolunda önemli bir adım atmış oldu. 2021 için Mercedes ile yapılan güç ünitesi partnerliğinin araç üzerinde yarattığı gelişim ile takımlar şampiyonasında üçüncülüğün en büyük adaylarından olan McLaren, geride bıraktığımız Bahreyn GP’de gösterdiği güçlü performans ile bu sezonda da adından çokça bahsettirecekmiş gibi görünüyor.
Sidal Rana BAYDAR
