Ufak Detaylar | Manchester City-Paris Saint Germain Maç Değerlendirmesi
Savunma hattındaki ufak bir anlaşmazlık, barajın bir salise erken davranması, Mbappe’nin baldırı, Manchester’daki kar yağışı, savunmadan seken bir ölü top… Kimilerine göre kazananın Şampiyonlar Ligi kupasına uzanacağı Paris Saint Germain-Manchester City eşleşmesinin galibini çok ufak detaylar belirledi ve Guardiola’nın öğrencileri zorlu geçen iki maç sonucunda ilk İstanbul biletini alan taraf oldu.
Öncelikle eşleşmenin geneline bakıldığında şu anda Avrupa’da en iyi futbolu oynayan iki takımın mücadelesi olduğunu söylesek itiraz eden olmaz herhalde. Öyle maçlar vardır ki iki takım da kusursuza yakın bir futbol oynar, neredeyse hiç hata yapmaz ve galibi saliselik hatalar belirler. Kadroların kalitesi ve antrenörlerin taktiksel yaklaşımı göz önünde bulundurulduğunda Paris’teki maç ve bugünki maçın ilk 45 dakikası da aynen böyle geçti. Ufak detaylar Paris’in aleyhine çalışınca City galibiyeti kaçınılmaz oldu.
Paris adına ilk aksilik eşleşmenin ilk ayağından hemen sonra yaşandı. Fransız yıldız Mbappe’nin geçirdiği baldır sakatlığı sonrası ligde oynanacak Lens maçını kaçıracağı, hafta içindeki ikinci randevu için de durumunun şüpheli olduğu belirtildi. Nitekim genç oyuncu bugün kadroda olsa da oyuna Pochettino onu sakatlığı nedeniyle tercih etmedi. İkinci aksilik de maçtan saatler önce Manchester’da başlayan yağış oldu. Etihad Stadyumu her ne kadar iyi bir zemine sahip olsa da kar yağışı zemini ağırlaştırdı. Karlı zemin iki takıma da dezavantaj gibi görünse de zeminin ağırlığı skor avanatajını kaybetmiş, yüksek pas temposu yakalamak isteyen Paris Saint Germain için çok daha büyük bir problemdi.
Bu aksiliklere rağmen Paris Saint Germain maça istekli başladı ve kolay boyun eğmeyeceğini gösterdi. Zemine rağmen hızlı top yapan Fransızlar 7. Dakikada bir penaltı kazandı ancak hakem Björn Kuipers pozisyonu VAR’dan izledikten sonra tereddüt etmeden kararını değiştirdi.
Bir başka kırılma anı 11. Dakikada Ederson’un attığı mükemmel pasla gelişti. Ederson’un olağanüstü pasında Zinchenko topla buluştu ve 3’e 3 pozisyonda savunmadan seken topu hücuma sağdan destek veren Riyad Mahrez tamamladı ve skoru 1-0’a getirdi. Matematiksel olarak bu gol çok bir anlam ifade etmese de (neticede Paris’e her şekilde iki gol gerekiyordu) Paris Saint Germain ekibi bu noktada mental bir kırılma yaşadı.
22. dakikada Ander Herrera Bernardo Silva’yla girdiği pozisyon sonucu sarı kart gördü ve maçta tansiyon yükseldi. Tansiyonun yükselmesiyle Manchester City oyunun kontrolünü iyice eline aldı ve hep alıştığımızı oyununu 15 dakikalığına Paris’e kabul ettirdi. Bana kalırsa dünyada gol atmaya ihtiyaç duymayan Manchester City’den daha tehlikeli bir takım yok. Kaleye gitmek için aceleleri olmadığı takdirde dünyanın en iyi oyuncularını bile uyutabilecek kalitede bir pas yapma potansiyelleri var. Bunu bölüm bölüm bu maçta da gördük.
Mental bir kırılma yaşayan Paris, 30. Dakikaya doğru toparlanıp topun kontrolünü sağlasa da oyunun kontrolü hala İngiliz ekibindeydi. Dias önderliğinde ceza sahasını iyi savunan City, yay etrafında top dolaştıran Fransızlara net pozisyon vermedi. Takım Neymar’ın bireysel yeteneğine muhtaç kaldı ancak Neymar’a destek sağlayan birinin çıkmaması ve zemin dolayısıyla istenen pas temposuna ulaşılamaması ilk yarının 1-0 sonuçlanmasına sebep oldu.
İkinci yarı da ilk yarının bıraktığı yerden devam etti. Paris, Manchester yarı alanının 3. Bölgesinde topa sahip oldu ama üretkenlik açısından çok bir şey gösteremedi. 62. Dakikada yine ilk gole benzer bir şekilde yarısahayı hızlı geçen City, rakip yarı alanda 4 pasla arka direkte Mahrez’i topla buluşturdu. Cezayirli golcü de kendisinin ve takımının ikinci golünü atarak turu takımına getirdi.
Mental kırılma ipuçları gösteren Paris, gol sonrası disiplinden iyice koptu. 68. Dakikada bir taç pozisyonunda Angel Di Maria kasıtlı bir şekilde Fernandinho’nun ayağına bastı ve Hollandalı hakem tereddüt etmeden elini arka cebine götürdü. O noktadan sonra maç tamamen koptu ve City farkı daha da açabileceği fırsatlar yakaladı ancak bu fırsatlardan yararlanamadı. 90 dakikanın sonunda gülen taraf Manchester City oldu ve Pep Guardiola 10 yıl sonra Şampiyonlar Ligi finaline geri döndü. Manchester City an itibariyle tarihte üçlü (treble) yapan sekizinci takım olmaya sadece 90 dakika uzaklıkta. Yarın Londra’daki maçtan ne sonuç çıkarsa çıksın Manchester City’nin İstanbul’daki finale favori olarak çıkacağı aşikar. Ama unutulmaması gereken şey geçtiğimiz senelerde City’nin Lyon, Monaco ve Tottenham gibi favori olmayan takımlara elenmiş olması. Bu sebeple bizi heyecanlı ve sürprizlere açık bir final beklediğini söyleyebiliriz.
Rafi Levi