London is Red! | Chelsea – Arsenal Maç İncelemesi
İngiltere Premier Lig’in 36. haftasında Avrupa Ligi’ne katılma mücadelesi veren Arsenal ile FA Cup finalisti, Şampiyonlar Ligi finalisti ve ligde de 3.’lük mücadelesi veren Chelsea karşı karşıya geldi. Chelsea, 3 gün sonra FA Cup finali oynayacağı için bu maçta takımın tartışmasız en önemli ismi olan N’Golo Kante’yi dinlendirdi. Kante yerine İskoçyalı genç oyuncu Billy Gilmour’u tercih ettiler. Gilmour, bu sene 2. resmi maçına çıktı. Gilmour’u tanımayanlar için oyun stilinin Marco Verratti’ye benzediğini söyleyebilirim.
Maça iki takım da kontrollü başladı. Arsenal, Aubameyang’a attıkları uzun toplarla etkili olmaya çalışırken, Chelsea ise her zaman olduğu gibi topu rakibe vererek hata yapmalarını bekledi. Chelsea, Arsenalli oyuncuların attığı tehlikeli paslara veya rakip oyuncunun ayağında topu çok tuttuğu senaryolarda rakibe yoğun pres uyguladı. Bu savunma anlayışına karşılık olarak Arsenal’in çok iyi cevap verdiğini söyleyemeyiz. Thomas Partey’in önderliğinde çok fazla pas hatası yaptılar. Özellikle ilk 20 dakikada Partey’in 5 tane pas hatası yaptığını saydım. 11. dakikada, bu hataların birinde Havertz topu kaptı ve yaklaşık 15 metre sürdüğü topla kaleciyle karşı karşıya kaldı. Havertz’in karşı karşıya vurduğu şut, yukardan auta gitti. Maç bu şekilde devam ederken 15. dakikada Jorginho, altyapı oyuncularının bile yapmayacağı bir hata yaptı. Defansta hazırlık pası yaptıkları sırada Chelsea kalecisi Kepa, Jorginho’nun pas opsiyonlarını artırması amacıyla kalesinden biraz açıldı. Onun kalesinden açıldığını görmeyen Jorginho, kaleye doğru hızlı bir pas attı. Kepa, top kale çizgisinin üstüne geldiğinde güçlükle çevirmeyi başardı ancak çevirdiği top Aubameyang’da kaldı. Aubameyang ise daha müsait bir pozisyonda olan Smith Rowe’a pasını verdi. Smith Rowe da köşeye vurdu ve takımını öne geçirdi. Yediği golden sonra topa olan hakimiyetini artıran Chelsea, ilk yarının sonuna kadar yoğun bir üstünlük kurdu ancak Arsenal savunması, her defasında başarılı oldu.
Chelsea, ikinci yarıya oyuncu değişikliğiyle başladı. Etkisiz bir görüntü sergileyen Gilmour yerine Hudson-Odoi oyuna girdi. Bu değişiklikle beraber daha hücumcu bir yapıya sahip olan Chelsea, rakibini yarı sahasına hapsetti. 60. dakikada üst üste gerçekleştirdikleri ataklar sonucu korner kazandılar. Mount’un kullandığı korner sonucu Havertz kafayla topu indirdi. İndirdiği yerde Pulisic, topu ağlara gönderdi ancak gol ofsayt olduğu gerekçesiyle sayılmadı. Kendi kendime Havertz’in ceza sahası içerisinde çok yalnız kaldığını, yanına Giroud gibi fizikli ve hava toplarında etkili bir oyuncunun girmesi gerektiğini düşünüyordum. Tuchel, Giroud’u oyuna soktu sokmasına ancak Havertz’i çıkardı. Chelsea’nin bu değişikliği bana saçma geldi çünkü topu ileri taşımakta sıkıntı yaşamıyorlardı. Topu ceza sahasına sokmakta sıkıntı yaşıyorlardı. Arsenal’in de yarı sahayı geçmeye bile korktukları bu süreçte çift forvete dönebilirlerdi. Bu değişikliği görünce aklıma bir film sahnesi geldi. Cem Yılmaz’ın AROG isimli filminde bir köylü, zaman makinesi icat ettiğini iddia ederek tahtalarla yapılmış bir nesnenin arasına girip biraz bekledikten sonra, “Deminden şimdiye geldim.” diye bir sözü vardı. Ben bu yapılan değişikliği de buna benzettim. Bu değişikliğin maça hiçbir etkisi olmadı. Maçın son 10 dakikasında oyun, doldur boşalta döndü. Oyundoldur boşalta dönünce Tuchel, risk alıp Zouma’yı rakip ceza sahasına gönderdi. 90. Dakikada 2 topu direkten dönen Chelsea, maçın devamında başka gol pozisyonu bulamadı ve maçtan mağlup ayrıldı.
Hem Chelsea oyuncularının hem de Tuchel’in kafasının ligde olmadığını gördük. Tuchel’in 2. yarıda yaptığı değişikliklerin hiçbiri oyuna etki etmedi. Chelsea ile beraber Premier Lig’de 17. maçında 2. yenilgisini aldı. Arsenal ise korkunç geçen bir sezonda Londra derbisini kazanarak bir nebze de olsa taraftarlarını mutlu etmeyi başardı. Bu sonuçtan bağımsız olarak Arsenal’in sezon sonu yeni bir kadro yapılanmasına ve yeni bir teknik heyet yapılanmasına gitmesi gerektiğini düşünüyorum.
Cem Sungur