Buz Adam Kimi Raikkonen
Formula 1 tarihi boyunca çoğu pilot yarıştıkları takım veya ülkeleri sayesinde büyük fan kitlelerine sahip oldu. Bir de özel bir fan kitlesi dışında bu sporu takip eden herkesin sevdiği bazı isimler oldu. Bugün sizlere normalde çok sakin ama çocukluğunda çok neşeli olan, çoğu Formula 1 izleyenlerin de desteklediği Kimi Raikkonen’i farklı bir şekilde anlatacağız.
Kimi Matias Raikkonen, Finlandiya’da bulunan Espoo şehrinde 17 Ekim 1979’da dünyaya geldi. Küçük Raikkonen çocukluğunu Espoo’da buluna tek katlı müstakil bir evde geçirdi. Raikkonen ailesinin durumları pekiyi olmasa da mutlu bir aileydiler. Bu çekirdek ailenin mutlu olması maalesef mali açıdan hiçbir şey ifade etmiyordu. Kimi’nin babası Matti bir yol işçisi, annesi Paulo ise büro memuruydu.
Para Mutluluk Getirmez
Çocukluğunu kendisinden 2 yaş büyük olan abisi Rami ile geçiren Kimi, 3 yaşında bir motocross aracı sayesinde motor sporları ile tanıştı. Ailenin maddi durumları iyi olmamasına rağmen çocuklarının motor sporlarına ilgi duyması nedeni ile Kimi ve Rami yerel bir şekilde yarışmaya başladılar. Yıllar bu şekilde zorluklar içinde gittikten sonra çocuklar artık rekabetçi karting serilerinde yarışma çağına gelmişti, ulusal turnuvalara katılabilmek için minibüs ve bir römork almaları gerekiyordu. Bunun yanında daha evlerinde tuvaletleri bulunmayan ve bunu yapmak için bir bütçeleri olmayan Matti ve Paulo Raikkonen, çocuklarının gelecekleri için bu gereksinimi ertelediler ve karting için bütçe aramaya başladılar.
Matti Raikkonen o dönemde Taksi sürücüsü, kapıcı ve gece kulübü görevlisi olarak toplam 3 işte çalışmak zorunda kaldı ama neticesinde çocukları ulusal yarışlara katıldı. Kimi o yılar hakkına şu demeçleri verdi: “Yarışlara eski bir minibüs ile gittik. O zaman anladım ki, kahretsin annem ve babam tüm paralarını bunun için harcadı. Yarış için piste vardığımızda hiçbir şey yapamayacağımızı, gelecekte motor sporlarında bir yere varamayacağımızı hissettim.”
Ailesinin yaptığı fedakârlıklar Kimi’nin başaralı olmasında bir etkendi ama bunun yanında onun kararları da geleceğini belirlemesinde çok etkili oldu. 15 yaşında okulu bırakarak bir mekanik kursuna katılması araç mekaniğini tanıması açısından onu çok geliştirdi. Hızı ve bilgisi sayesinde Finlandiya’da parlayan bu genç çocuk ilk olarak Finlandiya karting şampiyonasını sonrasında ise Formula Renault Britanya şampiyonasını kazanarak Formula 1’de olmayı hakkettiğini herkese göstermiş oldu.
Saf Hız
Formula 1’e Sauber ile giriş yapan Kimi, ilk yarış hafta sonunda aracı limitlerde kullanarak 6.oldu ve ilk puanını aldı. 2001 yılı Kimi açısından hep bu şekilde ilerledi. Aracın maksimumları zorlayarak puanlar alıyordu ama bunun yanında çaylak olduğu için kazalar yapıyordu. Formula 1’de ilk yılını 9 puan ile 10.sırada tamamlayan genç Finlinin sonraki durağı ise Mclaren’di. Her dönem kendisine bir genç pilot arayan Mclaren, Hakkinen’in emekliliği sonrası Kimi ile anlaştı.
Bu bölüme saf hız adını vermemizin asıl sebebi Kimi’nin Mclaren dönemidir. 2007’deki şampiyonluğu veya 2012’deki geri dönüşü onun çok hızlı olduğu yıllar olabilir ama Mclaren onun potansiyelini görmemizi sağlayan bir takım oldu. 5 yıllık Mclaren macerasında 2003 ve 2005 yıllarında Alonso ve Schumacher ile son yarışlara kadar mücadele etti ama Mclaren’in dayanıklılık sorunu sebebi ile rakiplerine kaybetti. Belki en iyisi değildi ama bu dönem içerisinde en hızlısı kesinlikle oydu
Yeni Bir Meydan Okuma
6 yıllık Formula 1 kariyerinde 9 yarış kazanan Raikkonen’in kazanamadığı tek şey şampiyonluktu. Bu şampiyonluğun Mclaren ile gelmeyeceği 2006 sezonu ile belli olmuştu. Diğer bir tarafta, kırmızılarda büyük bir ayrılık da gerçekleşiyordu. Son 2 yılda Alonso’ya cevap veremeyen Schumi ve Ferrari arasında ayrılık gerçekleşti. Schumi’nin emekliliği sonrası pilot aramaya başlayan Ferrari’nin listesinin başındaki isim, medyada yeni Schumacher olarak nitelendirilen Raikkonen’di. 2007 yılında çoğu kişi onun şampiyon olacağını düşünüyordu ama son 2 yarışa girildiğinde en iyi ihtimalle sezonu 3.bitireceği konuşuluyordu. Ama sonrasında olanları hepiniz biliyorsunuz.
Buradan sonra bu yazıda Kimi’nin nasıl şampiyon olduğunu, kaç yarış kazandığını, kimlere karşı mücadele ettiğini anlatarak sizi sıkmak istemiyorum. Size onu tanımamızı sağlayan F1 kariyerini değil, hepimizin sevmesini sağlayan kişiliğini anlatmak istiyorum.
İlk yarışına 1 saat kala bir köşede uyuyacak kadar rahat, Monaco’da aracı bozulunca pite dönmeyerek kıyıdaki bir yata gidecek kadar umursamaz, Spa’da sonu gözükmeyen dumanların içine son hız dalacak kadar korkusuz bir pilottu Raikkonen. Yıllar sonra 2018 Amerika Grand Prix’ini kazanınca “Çocuklarım 1.lik şapkası istiyordu, onlar için kazandım.” diyecek kadar iyi bir aile babasıdır Raikkonen. Biz Formula 1 fanları kendimize yakın bulduğumuz ayrı ayrı pilotları destekliyoruz ama Raikkonen gibi pilotları hepimiz çok seviyoruz.
İyi ki doğdun Buz Adam
İzzet Emir Töngü