Beyaz sezon ilan edilen geçen sezonda fırtınalar estiren temsilcimiz Anadolu Efes bu sezona hiç de istediği gibi giremedi. Üst üste alınan kötü sonuçlar takımımızın play-off potasından düşmesine sebep oldu. Geçen sezon her takımın korkulu rüyası olan, Euroleague’in en keyifli maçlarını izlettiren takım şu an eski halini çok arattırıyor. Beklentiler ise bunun tam tersiydi, başarılı bir sezondan sonra yönetim üzerine düşeni yapıp kadroyu korudu (Bir tek Alec Peters ile yollar ayrıldı ki Moerman’ın sakatlığından dönüşü sonrası Peters zaten rotasyonda olan bir oyuncu değildi) Çoğu takım bütçe küçülmesine giderken Anadolu Efes bunun tersine başta Larkin olmak üzere sözleşmeleri daha iyi hale getirdi. Mevcut durumda Barcelona ve CSKA Moskova’dan sonra 3. büyük bütçe olabilirler. Geçen sezon bu kadar başarılı olan bir takımda acaba neler değişti de şu an play-off potası dışında kaldı?
Ribaundlar
Ribaund sadece Anadolu Efes’in değil belki Türk basketbolunun temel problemlerinden biri. Anadolu Efes çok iyi oynadığı sezonlarda bile rakiplerine karşı ribaundlarda sıkıntı yaşadı. Örnek verecek olursak rüya gibi geçen son sezonda kazandığı 24 maçta rakiplerine 10.8’i hücum ribaundu olmak üzere toplamda 31.3 ribaund izni vermiş. Ayrıca kazandığı 24 maçın 15’inde rakibinden daha az hücum ribaundu almış. Bu sezon da ribaund Anadolu Efes’in kanayan yarası olmaya devam ediyor. Bu sezon geride kalan 15 maçta Anadolu Efes rakiplerinden maç başına ortalama 5.4 daha az ribaund alıyor ve maç başına rakiplerine 10 hücum ribaundu veriyor. Kısa forvet pozisyonunda James Anderson oyunda iken uzunlara ribauntta yardıma gelirken, Anderson’ın olmadığı büyük bölümde forvetten gerekli ribaund katkısı alınamıyor. Kısaların ribaunda katkısı her geçen sene daha da kıymetli hale gelirken, Anadolu Efes Larkin-Micic-Beaubois üçlüsünden çok az ribaund katkısı alabiliyor. Kısalardan sadece Doğuş Balbay oyundayken ribaund katkısı alınıyor ki bu süre maçın genelinde çok az bir süreye tekabül ediyor. Kısaların ribaund almasının bir katkısı da hızlı hücuma çıkmayı kolaylaştırması. Anadolu Efes daha önce olduğu gibi final-four hedefliyorsa ribaund problemini bir an evvel çözmeli.
Sakatlıklar
Anadolu Efes’in sakatlıklardan ne kadar muzdarip olduğunu anlamak için şu istatistik yeterli olacaktır: 14. haftaya kadar Anadolu Efes’in tam kadro çıktığı maç sayısı sadece 1 (O maçta da Pire’de Olimpiakos galibiyeti geldi). 15. haftayı geride bırakırken Anadolu Efes’te; Larkin 6, Dunston 5, Beaubois 3, Pleiss 2, Simon 2 ve Micic 1 maç kaçırdı. Son 2 hafta tam kadro oynama şansı buldular ama o kadar çok uzun süre ve fazla oyuncu da sakatlık oldu ki, takım birlikte oynama şansına çok az sahip oldu. Takım çok dirençsiz göründü, kırılma anlarında takım olarak gerekli tepkiler verilemedi ve oyundan çok çabuk kopuldu. Sakatlıkların bir etkisi de sakatlıktan dönen oyuncunun forma girmek ve vücudunu tam olarak iyi hissedebilmesi için belli bir süreye ihtiyaç duyması. Art arda gelen mağlubiyetlerden sonra Anadolu Efes’in bu kredisinin kaldığını söylemek çok zor.
Larkin’in Geçen Sezonun Uzağında Olması
Anadolu Efes ve taraftarı şunu kabul etmeli ki; Shane Larkin geçen sezon kariyer sezonunu oynadı. Evet Larkin Avrupa basketbolunun en delici, kendi skorunu bulma konusunda en iyi oyuncularından biri ama geçen sezonki 55-50-90 üzerinde bir şut yüzdesi sakatlıktan da döndüğünü düşünürsek bu sezon için çok çok zor. 22 sayının üzerinde bir sayı ortalaması ile verimlilik puanında ligin zirvesini domine ederken sezonun şu ana kadar olan maçlarında sakatlıktan dolayı sadece 9 maçta görev alabildi. Bu maçlarda da beklentinin çok altındaydı, ortalamaları 40-30-80 civarında kalırken sadece 12.6 sayı ortalaması tutturdu. Anadolu Efes ve Ergin Ataman, Larkin’in geçen sezon olduğu gibi oynamasını beklememeli, Larkin’in ortalama oynadığı maçlarda da kazanmanın bir yolunu bulmalılar. Bu kadar uzun süre sakatlıktan dolayı sahaya çıkamayan bir Larkin’in takımı kurtarmasını beklemek ona haksızlık olacağı gibi çok ta reel bir beklenti olmayacaktır.
Ergin Ataman’ın Formsuzluğu
Bu kadar sakatlığın yaşandığı bir takımda koç ne yapabilir diye soruyor olabilirsiniz ama söz konusu koç Ergin Ataman ise kadro derinliğinin olmamasına çok alışkın olduğunu biliyoruz. Gerek Beşiktaş ile aldığı Eurochallenge, gerekse Galatasaray ile kazanılan Eurocup zaferinde dar rotasyonla neler başardığını biliyoruz. Evet sakatlıklar ister istemez etkileyecektir ama Anadolu Efes’in problemini sadece sakatlıklar ile açıklayamayız. Ergin Ataman’da bir kaç maç sonunda sorumluluğun kendisinde olduğunu söyledi. Koç ta geçen sezondan sonra biraz rehavete kapılmış gibi duruyor. Tartışmalı hakem kararlarından sonra itirazlarıyla hakemlerden çok oyuncularına mesaj vermeyi çok sevdiğini biliyoruz ama bu sene bu noktada da çok hırslı değil gibi görünüyor. Bir şekilde play-off’lara gideceklerini ve play-off’da da sağlıklı bir Anadolu Efes’in herkesi yenecek güçte olduğuna inanıyor olabilir (Ben de koçla aynı şeyi düşünüyorum burada). Koçun geçen sezonki hırsını ne saha kenarında ne de molalarda görüyoruz. Ama söz konusu kişi Ergin Ataman ise ne kadar inatçı ve hırslı olduğunu biliyoruz. Şu an biraz formsuz görünse de takımını çok iyi tanıyan ve yöneten bir koç olduğunu biliyoruz. Umarız hayal ettiği Euroleague şampiyonluğunu bu sezon elde edecektir.
Uğur Bal
