Efsaneler Rüzgarı: Imola GP
1981’den 2006’ya kadar Formula 1’e ev sahipliği yapan Imola GP’nin pandemi dönemiyle birlikte takvimlere geri dönmesiyle akıllarımız hep eskiye gidiyor. Sporun efsanelerinin hatıralarıyla dolu bu inanılmaz pistin en unutulmaz 5 anını sizler için derledik.
5. Hızlı ve Tehlikeli (1993)
Mclaren macerasından sonra Williams ile yarışmaya devam eden Alain Prost, pole pozisyonundan başladığı yarışta kötü bir kalkış yaparak gerilere düşse de 12. turda liderliği geri almayı başardı. Uzun bir süre lider kalıp kazanacağına güveni artmışken yarışın son evrelerinde gaz pedalının sıkışması, onun için her şeyi beklediğinden daha zorlayıcı ve tehlikeli bir hale soktu. Kimi zaman 300 kmh’den daha hızlı girdiği virajlardan sağ çıkarak izleyenleri hayran bıraktı. Profesör, lider götürdüğü yarışı inanılmaz bir araç kontrolüyle sürdürdü ve galibiyetini almayı başardı.
4. Aynalardaki Kızıl Baron (2005)
Renault’nun güçlü ve şampiyona için yarıştığı, DRS olmadan geçiş yapmaya çalışıldığı zamanlar… Takımın yıldızı Fernando Alonso, sıralama turlarında ikinciliği kapmış ve yarışın 9. turunda lider giden Kimi Räikkönen’in DNF olmasıyla birinciliği eline almıştı. 50 tur boyunca sorunsuz ve tehditsiz bir liderlikle ilerlerken, Kızıl Baron Michael Schumacher’ın 2. pit-stopundan çıktığını ve tam kanadının arkasında yol aldığını gördü. 12 tur boyunca Alonso’nun arkasından ayrılmayan, +0.200 saniyelik farklarla İspanyol pilotu zorlayan Schumi, onu geçmeyi başaramadı ve Alonso, yarışın ilk evrelerinden beri kovaladığı galibiyetin sahibi oldu.
Alonso, günümüze yakın bir zamanda yaptığı bir röportajda, o gün sorulduğunda şu yorumlarda bulunmuştu: “Aynadan baktığınızda arkanızdaki araç uzakta gibi duruyor. Ama şimdi yeniden izlediğim ve çok yakınımdaymış. (…) Aynanızda Michel Schumacher’ı görüyorsunuz. Rahatlamak için zamanınız yok.”
3. 1989: Geri Dönüşü Olmayan Yol
Dönemin iki dişli rakibi, aynı zamanda takım arkadaşları olan Ayrton Senna ve Alain Prost, sıralama turlarında ilk sırayı kapattıklarında, sportmence bir yarış çıkarabilmek için yarıştan önce bir anlaşmaya vardılar: ilk virajı kim önde dönerse, arkadaki onu zorlamayacak.
Hem kendi puanlarından olmamak hem de takımı zor durumda bırakmamak adına atılmış bu adım, ilk başta işe yaramıştı. Pol pozisyonundan başlayan Senna iyi bir kalkış yaparak ilk virajı lider dönmüş ve Prost da anlaşmaya uymuştu. Fakat yarışın 4. turunda Berger’in Tamburello virajında kaza yapmasıyla kırmızı bayrak çıktı. İkili, yarışın yarım saat sonra gridden tekrar başlamasıyla kendilerini beklenmeyen bir anlaşmazlığın içinde buldu.
Senna, Prost’un kırmızı bayraktan önceki konumlarına saygı göstereceğini ve atak yapmayacağını düşünürken Prost ise kırmızı bayrağın her şeyi sıfırladığını düşünmüş ve Senna’dan daha iyi bir start alarak ilk virajı lider dönmüştü. Prost’un anlaşmayı bozmasına sinirlenen Senna, kendisinin de uyması gereken bir anlaşma kalmadığını düşündü. Daha sonra rakibine atak yaparak liderliği ele geçirdi ve yarışın galibi oldu. Prost, takım arkadaşını kovalarken 42. Turda spin attığı için galibiyet hayallerinden oldu ve yarışı 2. tamamladı.
İkili, anlaşmanın yerine getirilip getirilemediği üzerinde bir sonuca varamadı. İkisi de karşıdakinin anlaşmayı bozduğunu ve haksız olduğunu düşünüyordu. 1989 San Marino GP, aralarındaki rekabeti dönülmez bir yola sokan bu olaya ev sahipliği yapmış oldu.
2. 1985: Bir Rekabetin Doğuşu
Eminiz ki, Formula 1’in ikonik ikilisi Senna ve Prost’un efsanevi tekerlek tekerleğe çekişmeleri, hiçbirinizin hatıralarından silinmemiştir. 1985 yılında düzenlenen San Marino Grand Prix’sinde taraftarlar, bu görsel şölenlerin ilkine tanıklık etti.
Yarışa 6. başlayan Prost, pol pozisyonundan başlayıp yarışı lider götüren Senna’ya zamanla yetişti ve yarışın son turlarında amansız bir çekişmeye girdiler. Prost, altındaki Mclaren ile Senna’nın Lotus’unu kolaylıkla geçebilirdi. Daha hızlı bir araca ve daha fazla tecrübeye sahipti. Fakat sezona iddialı olduğunu kanıtlayarak başlayan Senna, pozisyonunu bırakmamakta kararlıydı. Lotus’unu limitlerine kadar zorlayarak güçlü bir savunma ortaya koyuyor, aracını doğru zamanda doğru yerde konumlandırıyordu. Prost onu geçmek için her yolu denese de rakibinin savunmasını aşamadı. Yarışın bitmesine 3 tur kala, tıpkı ön sıralardaki tüm araçlara olduğu gibi Senna’nın da yakıtı bitti ve yarıştan çekilmek zorunda kaldı. Prost liderliği devralarak damalı bayrağa ulaşmayı başardı ve podyumda zirvede durdu.
Ne var ki, yarış bittikten sonraki yavaşlama turunda onun da benzini bitmişti ve FIA’nın yaptığı yarış sonrası kontrollerde araçta yeteri kadar yakıt olmadığı görüldü. Üstelik, araç olması gerekenden 2 kilogram daha hafif çıktı. Prost yarıştan diskalifiye edilirken, birincilik ise yarışı 2. sırada bitiren Lotus sürücüsü Elio de Angelis’in oldu.
1. Tamburello
Formula 1’e ev sahipliği yapan tüm pistlerin belki de en ünlü virajı olan Tamburello, 1987’de şampiyonluk adayı olan Nelson Piquet’i gafil avlamıştı. 1989’da ise yüksek hızla duvara çarpmasıyla yakıt dolu aracı alev alan Gerhard Berger’in kazası hafızalara kazınmıştı. 16 saniye boyunca yanmaya devam eden araçta bilinci kapalı bir şekilde yardım bekleyen pilot, kazayı birkaç ikinci derece yanık ve kırık kaburgalarla atlatmıştı. Kazanın ne kadarını hatırladığı sorulduğunda gülerek anlatıyor: “Duvara çarpana kadar her şeyi hatırlıyorum. Sonra biraz uyudum, çünkü çok yorgundum.”
Kötüsüyle iyisiyle anılan pist, asıl şanını F1 tarihinin en kara günü olarak da geçen 1 Mayıs 1994’te almıştı. Kazalar ve ölümlerle dolu hafta sonunda pistin son kurbanı, efsanevi isim Ayrton Senna’ydı. JJ Lehto ve Pedro Lamy’nin neden olduğu kazayla başlayan yarışın 7. turunda, Tamburello virajında yavaşlatmaya çalıştığı Williams’ıyla yoldan çıkan Senna, beton bariyerlere çarparak kaza yaptı. Araçtan kopan parçalar kafasına çarptı ve bazıları kaskını delerek ağır kafa travmalarına sebep oldu. Efsanevi pilot Senna, kazadan kısa bir süre sonra hayatını kaybetti.
Ne trajiktir ki bir röportajında, geleceğini görmüş gibi, tekerlekli sandalyeyle hayatına devam etmektense bir kazada ölmeyi tercih ettiğini söylemişti.