Düşler Tiyatrosu’na Geri Dönüş
Manchester United ile 10 kupa kazanmış, sayısız başarıya imza atmış bir isim olarak ayrılmıştı takımdan 2009’da Ronaldo. Bu ayrılıktan sonra geçen 11 yıllık süreçte başardıkları ile futbol tarihinde ismi altın harflerle yazılacak birine dönüştü. 2009 ve öncesindeki futbolcu profilinden çok farklı, çok değişim geçirmiş bir oyuncu olarak 11 yıl sonra Manchester United’a geri dönüyor.
Bu 11 yılda ne Ronaldo eskisi gibi kaldı ne de Manchester United. Eski başarılarını arayan çok büyük bir kulüp ve futbol tarihinin en önemli iki futbolcusundan biri olan bir oyuncu. Bunları tekrar ortak noktada buluşturacak olan yer “Düşler Tiyatrosu”. Bu güzel hikayenin kalanını yazacak isimse, Ronaldo’nun takım arkadaşlığını yapmış olan Ole Gunnar Solskjær.
2009 ve Öncesinde Ronaldo
Sir Alex Ferguson’ın ısrarlı isteği üzerine 2003 yılında Sporting Lizbon’dan transfer edildi. Özellikle Ferguson’ın ondan bir yıldız çıkarmak istediği her demecinden anlaşılıyordu. Manchester United tarihinde önemli bir yeri olan ve simge isimlerin giydiği 7 numaralı formayı genç bir oyuncuya teslim etmişti Ferguson. İlk 3 sezonunda 137 maçta 27 gol ve 21 asist yaptı ve genç yaşına rağmen birçok başarı kazanabileceğini gösterdi.
O dönem United’ın oynadığı 4-4-2 sisteminde sağ ve sol kanat olarak görev aldı Ronaldo. Ruud van Nistelrooy’un gol yükünü çektiği sezonlarda 4-4-2’in kanat oyuncusu olarak verdiği katkı rakamların daha üzerindeydi. 2006-2007 sezonuna girilirken van Nistelrooy’un Real Madrid’e gidişi bazı şeylerin değişiminin habercisi gibiydi. Ronaldo’ya tanınan özgürlüğün biraz daha artması ve Rooney ile birlikte hücumda yakaladıkları uyum onun performasını yukarı çıkarmıştı. O sezon Premier League’de oynadığı 34 maçta 17 gol ve 17 asist katkısıyla takımın şampiyon olmasında büyük rol oynadı. Ligi asist kralı olarak tamamladığı sezonda, tüm kulvarlarda ise 23 gol – 23 asistle oynadı.
O yaz kadrosuna Nani ve Tévez’i kattı United. 2007-2008 sezonu zirve yaptığı sezondu. Bitirici özelliğini ön plana koyacağı sezonda, ligi 31 gol – 8 asistle tamamladı ve gol kralı olarak takımını şampiyon yaptı. Şampiyonlar Ligi’nde ise finalde Chelsea’yi yenerek şampiyon olan United, Ronaldo’ya ilk Şampiyonlar Ligi kupasını kazandırdı. Ronaldo, Şampiyonlar Ligi’nde de gol kralı olarak büyük pay sahibi oldu kupanın kazanılmasında.
O yaz transfer dedikoduları yükselmeye başlamıştı. Real Madrid’in Ronaldo’yu istediği ve Ronaldo’nun da gitmeye sıcak baktığı yönünde haberler çıkmıştı fakat transfer gerçekleşmedi. 2008-2009 sezonunu üçüncü kez üst üste şampiyon tamamladı United. Ronaldo 18 gol – 7 asistle kapattı sezonu. Şampiyonlar Ligi’nde ise finalde Barcelona’ya karşı kaybetti ve bu maç, Manchester United formasını son giydiği karşılaşma oldu.
1 senedir gerçekleşeceği konuşulan transfer nihayet oldu ve Ronaldo, tarihin en pahalı bonservis bedeli ile Real Madrid’in yolunu tuttu. Manchester United kariyerinde 3 lig ve 1 Şampiyonlar Ligi olmak üzere 10 kupa kazandı. 2008 yılında ise ilk Ballon d’Or ödülünü kazandı.
Real Madrid ve Değişim
Tarihin en pahalı transferi etiketi ile sezona başladı Ronaldo. Bu sezon bize gösterdi ki futbol tarihinin en büyük rekabetine de tanıklık edeceğiz. Messi ile rakip olarak birbirlerini sürekli yukarı çektiler bu yıllarda. 9 numarayı giydiği ilk sezonu toplam 35 maçta 33 gol – 12 asistle tamamladı. Real Madrid ligde Barcelona’nın 3 puan gerisinde ikinci oldu ve Şampiyonlar Ligi’nde Son 16 Turu’nda Lyon’a elendi.
Bu sezonla birlikte Ronaldo kariyerinde büyük bir değişime gitmeye başladı. Manchester United döneminden farklı olarak daha skor odaklı bir oyun oynamaya başladı. Bunda Messi’nin yakaladığı istatistiklerin de etkisi vardı. Kas kütlesini hızla artırmaya başlayan Ronaldo, Manchester United dönemindeki zerafetini bir miktar kaybetse de dünya çapında bir bitirici ve gol makinesine dönüşmeye başladı.
9 yıllık Real Madrid kariyerinde 2 LaLiga, üste üste 3 tane olmak üzere toplamda 4 Şampiyonlar Ligi kazandı. Toplamda 16 kupa, 4 Ballon d’Or kazandı. 9 yıl içinde Real Madrid tarihinin en golcü futbolcusu oldu. 438 maçta 450 gol ve 135 asist ile tekrarlanması zor istatistiklere imza attı. Şampiyonlar Ligi’nde 6 sezon üst üste gol kralı oldu. Başardıklarını anlatmakla bitiremeyeceğimiz bir kariyer geçirdi ve 33 yaşında 100 milyon€ bonservisle Juventus’a transfer oldu. Burada da 3 sezonda iki lig şampiyonluğu kazandı. 134 maçta 101 golle istatistik olarak başarılı bir grafik çizse de Juventus, o çok istediği Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna ulaşamadı.
Eve Dönüş
Juventus’ta geçirdiği 3 sezonun sonunda takımdan ayrılmak istediğini net bir şekilde belli eden Ronaldo, adı Manchester City ile anılsa da 11 yıl önce bıraktığı “Düşler Tiyatrosu”na geri döndü. Sir Alex Ferguson’un bıraktığı 2013 yılından beri istenilen ve alışılan başarılardan çok uzak ulan Manchester United, bu yaz yaptığı transferlerle taraftarını heyecanlandırmayı başardı. Raphaël Varane ve Jadon Sancho ile takımın eksik yerlerine nokta transferler yapan Kırmızı Şeytanlar, son olarak Cristiano Ronaldo’yu kadrosuna kattı.
Bruno Fernandes ve Pogba’nın, Ronaldo ile uyumu takımın hücum kapasitesini belirleyen nokta olacak. Greenwood, Rashford ve Sancho’nun konumlanması da çok önemli. Solskjær, bu zamana kadar güzel şeyler göstererek geldi fakat bu sefer beklentiler daha yüksek ve her ne kadar kâğıt üzerinde güçlü bir kadro olsa da yönetmesi zor bir soyunma odası onu bekliyor.
Solskjær ve Ronaldo, eski takım arkadaşı oldukları Manchester United’da menajer ve oyuncu olarak tekrar bir araya geliyorlar. Sezonun kuşkusuz en özel maçı, Cristiano Ronaldo’nun Manchester United formasıyla Old Trafford’da tekrar sahaya çıkışı olacak ve yeni bir hikaye hem Ronaldo’yu hem de Manchester United cephesini bekliyor olacak.
Furkan Karasu