Futbol

Çılgın Türkler Londra Yolunda!

Büyük turnuva geldi çattı. Geçtiğimiz yıl pandemi nedeniyle ertelenen EURO 2020, 11 Haziran Cuma günü Millilerimiz ile İtalya arasında oynanacak olan müsabaka ile resmen başlayacak. Avrupa Şampiyonası Elemelerinde fırtına gibi esen bizim çocuklar performansını Dünya Kupası Elemelerinde de sürdürerek turnuvaya oldukça formda ve inançlı bir şekilde geldi. Durum böyle olunca da akıllarda “Neden milli marşımız Londra’da okunmasın?” sorusu yankılanıyor.

Avrupa Şampiyonası Elemelerinde H Grubu’nu 23 puanla son Dünya şampiyonu Fransa’nın iki puan arkasında 2. sırada tamamlayan takımımız adını EURO 2020 gruplarına yazdırmaya başarmıştı. Elemeler süresince kalesinde yalnızca üç gol gören Millilerimiz oldukça güçlü bir defansif performans sergilemiş ve Fransa’ya karşı oynanan iki maçta da 4 puan toplayarak dikkatleri üzerine çekmişti. EURO 2020’de A Grubu’nda İtalya, İsviçre ve Galler ile eşleşen A Milli Futbol Takımımız otoritelerce dengeli bir gruba düştü. Değişen formatla birlikte ilk ikinin yanı sıra en iyi üçüncülerin de gruptan çıktığı göz önünde bulundurulduğunda Türkiye’nin yüksek ihtimalle gruptan çıkacağını söyleyebiliriz. Ev sahibi olmanın avantajını da elinde bulunduran İtalya’nın ardından Türkiye’nin grubu ikinci sırada tamamlaması ise kağıt üzerindeki en olası senaryo.

Altın Jenerasyon!

Yakalamış olduğumuz jenerasyon belki de Millilerimizin gelmiş geçmiş en güçlüsü olarak tanımlanabilir. Uğurcan Çakır ve Altay Bayındır gibi Avrupa’nın en önemli takımlarında kaleyi teslim alabilecek yetenekte olan iki kalecimizin yanı sıra elemeler genelinde kalemizi koruyan ve oldukça başarılı performanslar sergileyen Mert Günok’un oluşturduğu kaleci rotasyonumuz, dosta güven düşmana korku verecek cinsten. Defans rotasyonumuzu oluşturan oyuncularımızın gerek bulunduğu kulüpler gerekse göstermiş oldukları performanslar bizlere gerçekten heyecan veriyor. Çağlar Söyüncü, Merih Demiral, Ozan Kabak ve Kaan Ayhan’ın oluşturduğu stoper rotasyonumuz dünyanın en iyilerinden. Çok değil birkaç sene önce orta saha oyuncularının devşirilerek oynatıldığı bu bölgede şu anda Leicester City, Liverpool ve Juventus gibi birinci sınıf takımların oyuncularına sahip olmak gurur verici. Özellikle Çağlar Söyüncü’nün kimilerince Premier League’in ve dünyanın en önemli birkaç stoperinden olarak tanımlandığını hatırlamakta fayda var. Sağ bekte Lille’in Ligue 1 şampiyonluğunda önemli katkısı bulunan Zeki Çelik’in yanı sıra Sassuolo forması giyen Mert Müldür bulunuyor. Görece daha zayıf olarak tanımlayabileceğimiz fakat gösterecek oldukları performanslarına güvendiğimiz sol bek bölgemizde ise Beşiktaş’ın genç yeteneği Rıdvan Yılmaz ve Le Havre forması giyen Umut Meraş bulunmakta.

Genelde sorun yaşamadığımız ve geçmişte de Tugay Kerimoğlu, Emre Belözoğlu gibi efsane ayaklara sahip olduğumuz orta saha bölgemizde bu turnuvada da oldukça kaliteli isimler boy göstermekte. Okay Yokuşlu, Ozan Tufan, İrfan Can Kahveci, Taylan Antalyalı, Dorukhan Toköz ve Orkun Kökçü gibi merkez oyuncularımızın yanı sıra Milan ile harika bir sezon geçiren Hakan Çalhanoğlu ile Avrupa Ligi canavarı Yusuf Yazıcı gibi dünya çapında ünvana sahip ofansif orta saha oyuncularımızın bulunduğu mevkide forma rekabeti de sert geçeceğe benziyor. Okay Yokuşlu ve Ozan Tufan’ın yakalamış olduğu oyun içi uyum bu iki ismi orta sahadaki forma rekabetinde bir adım önde tutmakta. Ayrıca İrfan Can Kahveci’nin hem 8 numarada hem 10 numarada hem de kanatlarda görev alabilecek yapıda olması Şenol Güneş için ayrı bir koz. Bu ikilinin önündeki isim ise Şenol Güneş’in rakiplere karşı benimseyecek olduğu oyun disiplinine göre değişkenlik gösterecek gibi. Hakan Çalhanoğlu ve Yusuf Yazıcı’nın ikisinin de sahada olduğu durumlarda bir ismin kanat olacağı ve diğer ismin ise ofansif orta saha mevkiinde bulunacağını ön görebiliriz.

Kanat rotasyonunda bulunan Cengiz Ünder, Kenan Karaman, Abdülkadir Ömür ve Kerem Aktürkoğlu’ndan öne çıkan iki isim ise Cengiz Ünder ve Kenan Karaman. Leicester City’de beklenenden uzak bir performans ile sezonu tamamlayan Cengiz Ünder, Şenol Güneş için çok kıymetli bir role sahip. Ünder’in hazırlık maçlarında sarf ettiği çaba ve son olarak Moldova karşısında kaydettiği gol, hoca için ilaç gibi gelmiştir. Kenan Karaman’ı ise Şenol Güneş’in prensi olarak tanımlayabiliriz zira sezonu Bundesliga 2 ekiplerinden Fortuna Düsseldorf’ta tamamlayan oyuncu kendisine verilen forma şanslarını oldukça iyi değerlendirdi ve ülkemizdeki büyük takımların da transfer hedefi haline geldi. Şenol Güneş’in hem Kenan’ı hem Cengiz’i kullanıp Hakan veya Yusuf’u yedek oturtması açıkçası sürpriz olacaktır. Fakat bir takımın derdinin hangi iyi oyuncunun kesileceği olması da istenen durumlardan biri olsa gerek. Kral Burak Yılmaz’ın formasının garanti olduğunu düşündüğümüz forvet mevkiinde ise Enes Ünal ve Halil Dervişoğlu diğer alternatiflerimiz. Fransa’da PSG hegemonyasının bitirilmesinde performansıyla sezona damga vuran Burak Yılmaz’ın turnuvada gösterecek olduğu performans bizim için hayati öneme sahip. Nitekim sergilemiş olduğumuz kompakt oyun ile özellikle güçlü rakiplere karşı az pozisyon veren bir hüviyete sahip olan Millilerimizin rakip kalede bulacak olduğu pozisyonları gole çevirme oranı başarımızı belirleyen en önemli koşullardan olacak.

Her mevkide yedek kalacak oyuncuların da en az as oyuncular kadar kaliteli olduğu ve 24.6 yaş ortalaması ile turnuvanın en genç takımı ünvanına sahip olan Millilerimizin yakalamış olduğu bu jenerasyon ile bu turnuvada kazanacak olduğu deneyim gelecek turnuvalardaki yol haritamızın şekillenmesinde de kritik bir rol oynayacak. Keza 30 kişilik aday kadronun 26 kişiye düşürülmesiyle dışarıda kalan Halil Akbunar, Efecan Karaca, Mahmut Tekdemir ve Gökhan Akkan’ın yanı sıra Salih Uçan, Muhammet Demir, Serdar Dursun, Berat Özdemir gibi isimlerin de varlığı unutulmamalı. Ümit Milli Takım’da yer alan oyuncularımızın da güçlü bir şekilde geliştiğini de göz önünde bulundurduğumuzda “Güneşli güzel günlerin” pek yakında geleceğini umut edebiliriz. Bir diğer çarpıcı nokta ise ülkemiz oyuncularının yurtdışı piyasasında yaygınlaşması. Nitekim 26 kişilik aday kadromuzdaki 15 oyuncu sezonu Avrupa liglerinde tamamladı. 325 Milyon Euro değerine sahip milli takımımızda Çağlar Söyüncü 45 Milyon Euro ile en değerli oyuncu konumunda.

cilgin-turkler-londra-yolunda-millilerimiz

EURO 2020 olmazsa 2022 Dünya Kupası!

Yukarıdaki paragrafta da belirttiğimiz gibi 24.6 yaş ortalamasında sahip olan bu takım gelecek 10 yılda katılacak olduğu turnuvalarda sürpriz yapabilecek bir kimliğe sahip. Türk Milli Takımlarının geçmiş turnuvalarda göstermiş olduğu başarılar da bu turnuvaya umutlu gitmemizi sağlayan bir diğer etmen. Özellikle 2002 Dünya Kupası’nda gelen üçüncülük ve EURO 2008’deki yarı final başarısının bir benzerinin bu turnuvada tekrarlanması ile “Çılgın Türkleri” dünyaya yeniden hatırlatmak en büyük temennimiz. Nitekim bunu başarabilecek kadroya da inanca da teknik ekibe de sahibiz. EURO 2016 sırasında yaşanan sorunlar ve Millilerin yıllardır süregelen başarısız grafiği, Mircea Lucescu döneminde başlanan ve Şenol Güneş ile tümüyle kabuk değiştiren bir kadronun kurulmasıyla bertaraf edildi. Her oyuncuya kulüpler üstü yaklaşılan; kulüp formasından ziyade ay yıldızlı formasıyla değerlendirilen bu çocukların başarısızlığının bile sorunsuz karşılanacağını söylesek yanılmış olmayız. Bir dönem saçını taramasıyla manşetleri süsleyen Ozan Tufan’ın şimdi taraflı tarafsız herkes tarafından saygıyla yorumlandığı, rakip takım taraftarlarının kendisinden nefret ettiği ve bugüne kadar kendini Türk halkına bir türlü sevdiremeyen Burak Yılmaz’ın Lille’de sergilemiş olduğu performans ile milli gurur haline geldiği bu kenetlenilmiş ortamda Millilerimizin yapabileceklerinin sınırı yok.

Rakiplerin hiç karşılaşmak istemeyeceği bir yapıya sahip olan Millilerimizin bu turnuvada en az çeyrek final etabına ulaşacağı kanaatindeyim. Kura şansı ile birlikte bizim ve rakiplerimizin form durumlarına göre bu yolculuk Londra’ya kadar uzayabilir. Çoğu ülke tarafından “gizli favori” olarak tanımlanan Türkiye’nin bu tanıma sahip olmasında yukarıda da değindiğimiz kompakt oyunu önemli rol oynuyor. Grup aşamasının Türkiye açısından en zorlu etap olduğunun; grup aşamasından sonra ise rakip fark etmeksizin herkese karşı ciddi bir tehdit olacağımızı düşünmekteyim. Fransa ve Hollanda gibi iki dünya devine karşı sergilenen oyun, Millilerimizin turnuvaya özgüvenli gitmesini sağlıyor. Bu turnuvada edinecek olan tecrübelerin bize 2022 Dünya Kupası’na katılmamız halinde oldukça önemli şekilde yansıyacağını söyleyebiliriz. Şenol Hoca’nın da hedef turnuvasının Dünya Kupası olduğunu; bu turnuvayı oraya tırmanılan bir basamak olarak tanımlandığını açıklamalarının satır altlarında okuyabilmekteyiz. Yarım kalan Dünya Kupası masalını tamamlamadan önce Avrupa’da yeni bir destan yazmanın Şenol Güneş’e çok yakışacağını söyleyerek Milli takımımıza başarı dileklerimizi iletelim. Yolun sonu şampiyonluk olsun!

         Paylaş ya da Gönder

NBA Maçlarının TV Programı, Skorlar ve Sonuçlar

Bu kategoride ilginizi çekecek başka yazılar da var... / Kaçırmayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu