Günümüz futbolunun tartışma konularından biri olan ve dönemsel olaylara göre tekrar konuşulan bir konu: Gol atamayan santrfor mu olur? Bunun cevabı her takıma, sisteme ve düzene göre değişse de “Evet”. Bu yazımızda bunların örneklerini ve nasıl tercih edildiğini ele alacağız.
Futbolun temeldeki amacı, bir maç süresi boyunca karşındaki rakibinden minimum bir fazla gol atarak maçı galip tamamlamaktır. Tarihten günümüze geldiğimizde de bu oyunun en büyük yıldızları genellikle forvet bölgesindeki oyuncular olmuştur. Günümüzdeki üst düzey futbolda ise bir santrafordan sadece gol atması beklenmiyor. Onların oyunun içinde daha çok var olmalarını, bağlantı yapmalarını ve takımın dinamiklerine göre sistemi işletmeleri bile istenebiliyor. Bunun yanında elbette gol atmayı durduramazsınız. Günümüzde santrfor olmak gerçekten zor :).
Yeni düzende bir santrfordan böyle isteklerin olması, biraz eski tip 10 numaraların da tarihe karışması ile bağlantılı olabilir. Artık safkan 10 numara diyebileceğimiz oyuncular çok nadir çıkıyor. Bu oyuncular özelliklerine göre ya orta sahada 8 numara (mezella, iki yönlü orta saha vb.) görevinde ya da kanat forvet olarak devşirilebiliyor.
Yeni santrfor tanımında günümüz örneklerine gelirsek, Olivier Giroud’nun 2018 Dünya Kupası’ndaki performansı buna iyi bir örnek olabilir. Giroud, bu turnuvayı 1 gol ile tamamladı ve insanlar o zaman “Dünya Kupası kazanan ülkenin santraforu gol atmaz mı?” diye bir çok polemik yaratan tartışmalar yaptı. Ancak sonra anlaşıldı ki Giroud’nun yanında oynayan Kylian Mbappé ve Antoine Griezmann 4’er gol atarak skor yükünü çeken taraf olmuşlardı. Bunun sebebi Giroud’nun hareketli oluşu ve orta sahaya kadar gelip yer açıyor olması, pas trafiğine ciddi katkı sunması olmuştu.
Örnekleri çoğaltabiliriz; Liverpool’da Roberto Firmino, yaşı ilerledikçe şarap gibi değerlenen Karim Benzema, Arsene Wenger’in namağlup Arsenal’inin Dennis Bergkamp’ı, efsane Barcelona takımında Guardiola’nın Messi’ yi kullanım şekli vb. bu tarz santrforlara örnek verebileceğimiz oyunculardan. Bu bahsettiğimiz oyuncular sadece oyuna yardımcı olmakla kalmayan, aynı zamanda yüksek gol sayılarına ulaşan futbolcular. Ancak kullanım tarzları sistem işleten tarzda. Artık günümüz santrafor tanımı biraz bu tarz oyunculara evrilmiş durumda. Hatta sırf bu yüzden o mevkide orta saha kökenli oyuncular dahi kullanılmaya başlandı. M.City’nin İlkay Gündoğan’ı kullanması gibi. Bizim Milli Takımımızda da beklenen performansı gösteremedi ama bu tip santrfor olma potansiyeli olan Halil Dervişoğlu var. Umarız o da ismini bu efsanelerin arasına adını yazdırır.
Bekleyip görelim, futbol bize daha ne yeniliklerle gelecek…
Doğukan Önal
