Bir Devrin Sonuna Doğru
Futbol tarihinin en iyileri dendiği zaman akla gelen ilk isimlerden olan Messi ve Ronaldo’nun bu sezon Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale kalamamış olması ve sezon boyunca istikrarsız görüntüleri kafalarda bazı soru işaretleri oluşmasına sebep oldu. PSG, her ne kadar Ligue 1’de epey puan farkıyla önde gitse de hem oyun olarak hem Messi’nin performansı açısından tatmin edici bir sezon geçirmiyor, Real Madrid’e elenmeleri de bunun son noktası oldu. Manchester United ise hem ligde hem Şampiyonlar Ligi’nde beklenin altında kaldı diyebiliriz. Ronaldo’nun sezon başında takıma katılması herkesi heyecanlandırsa da takım, beklenen performansı yakalayamadı. Bu iki dev yıldızın böyle düşüş göstermelerinde ilerleyen yaşlarının etkisi olsa da futbolun geldiği noktada kazanan bir yapının içinde temel parça olmaları artık çok zorlaştı.
Yüksek Tempo ve Pres
Futbolda trend oyunların sürekli değiştiği ve geliştiğini biliyoruz. Geldiğimiz dönemde kazanan ekiplere baktığımızda tempo ve pres oyunlarını üst düzey oynayabilen takımlar fark yaratabiliyor. Ronaldo’nun top rakipteyken doğru baskıyı başlatamaması ve tempolu bir şekilde oynayamaması, Manchester United’ın bu planına zarar veriyor. Aynı şey Messi, Neymar ve Mbappe’yle oynayan PSG için de geçerli. Bu oyuncuları taşımak için arkalarına yüksek eforlu, top kazabilen orta sahalar koysanız da futbolun geldiği noktada, top rakibe geçtiğinde tamamen eksi yazan oyuncuları kazanan yapılara entegre etmek oldukça zorlaşıyor.
Bireysel Etki
Ronaldo ve Messi’nin günümüzde oynadığı takımlarda rol paylaşımı yapmak eskisi kadar rahat olmuyor. Messi’nin son sezonlarında en verimli kullanıldığı yer, en uçta forvet olarak fakat bunu PSG’de yapmak oldukça zor. Neymar’ın Barcelona dönemlerindeki gibi kenarda değil de merkeze yaklaştıkça iyi performans vermesi, Mbappe’nin haliyle kaleden uzaklaştırmak istenmemesi PSG açısından rol dağılımında sorunlar yaşatıyor. Bu oyuncuları aynı anda sahaya atıp, hedef maçlarda skor almak zorlaşıyor.
Manchester United’a baktığımızda Ronaldo’nun oyun yapısının takıma uymaması dikkat çekiyor. Ronaldo, Real Madrid’deki ŞL üçlemesinin son yıllarından beri tamamen santrafor oynamaya başladı. Gol konusunda halen en iyilerden fakat bunu takımı için verimli olarak yapamıyor. Özellikle tek santrafor oynadığında, bağlantı oyununun eksikliği arkasındaki oyuncuların katkılarını oldukça kısıtlıyor. Ronaldo takıma katılmadan önce Bruno Fernandes’in 83 maçta 43 gol 27 asist gibi skorer bir performansı vardı. Ronaldo takıma katıldıktan sonra 34 maçta 6 gol 13 asist yapan Bruno’nun, oyun olarak da takıma katkısı azaldı. Bir diğer göze batan istatistikse Ronaldo’nun olmadığı geçen sezon, Manchester United’da 4 oyuncu çift haneli skor üretti. Rashford 21, Cavani 17, Greenwood 12, Bruno 28 gol atarken, Ronaldo’nun transfer olduğu bu sezon sadece Ronaldo 18 golle çift haneleri görebildi. Ronaldo’nun çift santrafor oynadığında daha etkili olduğunu hem Real hem de Juventus dönemlerinden biliyoruz fakat bu da takım için hiç uyumlu bir plan olmuyor. Çift santrafor oynadığı takdirde hem kanat forvet karakterli oyunculardan hem de Bruno ve Pogba’dan tam faydalanamıyor United.
Ronaldo için yaptığımız takımdaki diğer oyuncuların gol katkılarına, Messi ve PSG için baktığımızda da benzer şeyler görüyoruz. Messi’nin olmadığı geçen sezon yine 4 oyuncu çift hane skor üretmiş. Neymar 17, Icardi 13 Mbappe 42, Kean 16 gol atarken, bu sezon Messi’nin katılmasıyla çift hane skor üreten tek isim 26 golle Mbappe şu döneme kadar.
Bu isimlerin takımlarına kattıkları artılar halen çok değerli olsa da yarattıkları eksiklikler futbolun geldiği noktada büyük yer kaplıyor. Uzun yıllar boyunca tarihte görülmemiş ve bence bir daha görülmeyecek devamlılıkla futbola kattıkları onca şeyin yavaş yavaş sonuna geliyoruz. Sürekli kazanmayı hedefleyen büyük kulüplerin, bu iki efsanenin ana faktör olduğu planlarla başarıya ulaşması artık zor olsa da onları ve birbirleriyle rekabetlerini izlediğimiz için çok şanslıyız kesinlikle.
Furkan Karasu